Skip to content
Menu

Zero Dark Thirty filmi, CIA’den Oscar’a derin müdahale mi?

zero-dark-thirtyAMERİKA BÜLTENİ (9 Ocak 2013)

Obama, 2012 içinde başkanlık seçim kampanyasının ilk 100 gününde her ‘Bin Ladin’i öldürme’den bahsettiğinde kalabalıklardan coşkulu alkış aldı. Bugünlerde ABD’de gösterime girecek Zero Dark Thirty filmi ise bu kalabalık alkışlardan başladığı hikaye ile, Bin Ladin’in öldürülmesinin gerçek kahramanlarının, Obama ve Beyaz Saray değil CIA’nin elemanları olduğunu işliyor. Bin Ladin öldürüldükten sonra işin meyvesini Obama ve Beyaz Saray yiyordu. Derken, New Yorker’daki meşhur haberle ABD özel Kuvvetleri (Navy Seals) devreye girerek pastadan paylarını almaya başladı. Bir yıl kadar sonra da No Easy Day kitabı ile bu paylarını pekiştirdi. Öyle görünüyor ki Bin Ladin pastasında şimdi sıra CIA’de ve ZDT filmi CIA’nin hamlesi.

Çünkü ortaya çıktı ki filmin hikayesi Hollywood’un ya da filmin Oscarlı yönetmeni Kathryn Bigelow’un görüşü değil, CIA’nin derin müdahalesiyle şekillendi. Judicial Watch’a ulaşan emailinde bir CIA yetkilisi, o günlerde kendilerine hikayenin perde arkası için ulaşan çok sayıda film yapımcısı arasından en büyüğünü seçtiklerini, ‘’kazanacak ata oynadık’’ sözüyle dile getiriyordu. Filmin senaristi Mark Boal, Bin Ladin’in öldürülmesinden sadece 19 gün sonra 20 Mayıs 2011 Cuma günü sabah saat 09:30’da CIA’nin Virginia Langley’deki merkezine girdiğinde kendisine stratejik komünikasyon alanında uzmanlaşmış Washington danışmanlık firması Glover Park Group’un Michael Feldman eşlik ediyordu. Bir başka CIA yetkilisinin emailine göre ise yönetmen Kathryn Bigelow da daha sonra, senarist Boal’ın görüştüğü yetkililerle görüşmek için CIA merkezine bir ziyaret gerçekleştirecekti. Ancak filmin gerçekleşmesi aşamasındaki deşifre olan bu ilişki ağı, filmin tarihi gerçeklere uygunluğunu da sorgulanır hale getirdi. ‘Taxi To The Dark Side’ adlı belgeseliyle Oscar kazanan Alex Gibney, Buzzfeed’e yaptığı açıklamada, Boal ve Bigelow’un ‘’CIA’deki kaynaklarınca baştan çıkarıldığını’’ iddia ediyor. Birkaç yıldır ‘terörle mücadele’nin perde arkasını araştıran yazılarıyla dikkat çeken New Yorker yazarı Jane Mayer da, bu mücadeledeki işkenceyi dramaya çekerek aklarken, konu hakkındaki politik ve etik tartışmayı gözlerden uzaklaştırdığını yazdı. Ünlü yazar  Brett Easton Ellis da daha önce Zero Dark Thity’nin, 2012 yılının moral açıdan en güvenilmez, duygusuz ve gereğinden fazla önem görmüş filmi olduğunu iddia etmişti.

Aslında tarihi olarak film işlerine en meraklı ABD devlet kurumu Pentagon’du. The Longest Day to Green Berets’ten Iron Man’a ve Acts of Valor’a kadar birçok filmin yapımında Pentagon perde arkasındaki destek gücü oldu. Hatta Pentagon’da sadece film taleplerine yardımcı olacak, Film Liaison Office (Film İrtibat Ofisi) adlı bir birim bile var. Pentagon, yararlı gördüğü filmlere her türlü bilgi, araç gereç ve mekan desteği sağlıyor. Apocalypse Now gibi zararlı gördüğü filmlere ise kapıyı kapatıyor. Akredite olan filmler, askeri şiddeti ve hareketi çekici hale getirerek yansıtıyor. CIA de son yıllarda Pentagon’u da sollayarak filmlerle, kurumun faaliyetlerini ve işkenceyi gerekli bir çaba olarak yansıtıyor. Buzzfeed, Zero Dark Thirty filmini CIA’nin Top Gun’ı olarak nitelendiriyor.

Ancak galasını yapmış film daha yaygın gösterime girmeden tartışma konusu oldu. Senatörler Feinstein, Levin ve McCain, filmin yapımcılarının CIA tarafından yanlış yönlendirilip yönlendirilmediğinin araştırılmasını istedi. Ancak CIA’nib mevcut vekil yöenticisi basın açıklamasında filmin ‘gerçeklerden hareket eden bir kurgu’ olduğunu savundu. Filmin yapımcıları ise, filmi, ilk elden verilere dayandığı için modern tarih dersi olarak nitelendiriyor.

ABD’de 11 Ocak günü yaygın gösterime girecek film, New York Film Critics ödülünü kazandı. CIA’nin katkısının filme Oscar kazandıracak kadar büyük olup olmadığı Şubat sonunda ortaya çıkacak. Ancak filmin sonunda, CIA’nin gizli hapishanelerini ve işkenceyi eleştirenlerle alay edilmesi, yeni bir tartışma başlatacağı kesin.