CEMAL TUNÇDEMİR
Follow @CemalTdemir
5 Kasım 2011
İngiltere’de ‘’York’’ adlı bir şehir vardır. İsmi herkese tanıdık gelir de hikayesine ve kendisine yolu düşen azdır. Bu şehrin Keltler zamanında adı Eboracum’du. Anglo Saksonlar bölgeye geldiğinde buranın adı biraz da ses benzerliğiyle Eoforwic’e (yaban domuzu kenti) evrilir. Vikinglerin bölgeyi işgal ettiği 866 yılından sonra bu söyleyiş de önce ‘İorvik’e sonrasında ‘’iork’’a dönüşür. ‘’York’’ olarak kaydedildiği ilk tarih 13’ncü yüzyıl. Ancak yaygın olarak bu şekilde yazılması birkaç yüzyıl daha alır.
New York’a, yani ‘Yeni York‘a geldiğimden beri zaman zaman başka şehirlerdeki arkadaşlarımdan, ‘’eski York’a ne oldu?’’ şakası işitmişimdir. Şakaları çok ciddiye alan, onlara özenle gülen bir insan olarak, bu sorudan hareketle, İngiltere ve Kuzey Amerika’daki yerleşim birimlerinin isimlerinin anlamlarına bir yolculuğu kendime görev edindim. İşte bu yolculukta heybeme doldurduklarım:
New York adının, Britanya adasındaki eski ‘York’u onurlandırmak için verildiğine inanılır genelde . Ancak, York şehrini değil, York’un sahibini onurlandırmak için bu adı vermişler. Britanya’daki York 1660’lı yıllarda, dönemin İngiliz Kralı 2’nci Şarl’ın kardeşi James’e bağlıydı. Daha sonra İngiltere Kralı da olacak York Dükü James, 1763 yılında bugün New York’un parçası olan Long Island adasını satın aldı. Bir yıl sonra Hollandalıların elindeki ‘’New Amsterdam’’ olarak adlandırılan şehri ve etrafındaki bölgeyi ele geçiren İngilizler, York Dükünü onurlandırmak için, New Amsterdam’ın adını değiştirerek, ‘’New York’’ yaptılar. ‘Tarihin en ünlü şehrinin adının böyle şiirden yoksun bir öyküsü var… New York’u asıl kuran Hollandılılardan geriye Brooklyn, Harlem, Gramercy, Yonkers, Staten, Bowery, Stuyvesant gibi isimler kaldı…
Yer isimlerinin tarihi ve kaynağıyla uğraşan bilime toponomi deniyor. ‘Eski Yunanca, ‘topos (yer)’ kelimesinden geliyor. ‘Tapu’ kelimesi de bu Yunan orijinli kelimeden geliyor. Bu ikisinin, tarihin bir yerlerinde yolu bizim ‘toprak’ kelimesiyle kesişiyordur belki, bakmak lazım…
New York, günümüzde aynı zamanda bağlı olduğu eyaletin de adı. Bugünkü New York eyaletinin başkenti Albany de adını, Gal ve Kelt dillerinde ‘’İskoçya’’ demek olan ‘’Alba’’dan alıyor… Arnavutluk ile ilgisi yok.
New York doğrudan almasa da, Amerika kıtasında adını, Avrupalı göçmenlerin geldikleri yerlerin adından alan birçok yerleşim birimi var. Örneğin, İngiltere’de bir tane Manchester var ama ABD’de tam 26 tane… Hakeza Amerika’da 37 Berlin, 22 London, 28 Newport, 21 Roma (Rome), 19 da Viyana var. Yine ABD’de, Kahire (Cairo), İskenderiye (Alexandria), Moskova (Moscow), İzmir (Smyrna) gibi birçok şehrin isimdaşı var.
Bunun yanı sıra Finns Point, Swedesboro, Germantown, Frenchville, Frenchtown, Russiaville, Spanish Fork gibi ‘milli’ isimler de verdi yerleşimciler Yeni Dünya’daki kasabalarına…
Mitoloji sevdalısı göçmenler de olmuş… Athens, Utica, Syracuse, Troy, Ithaca, Phoenix (Anka kuşu) gibi birçok yerleşim biriminin ismi mitolojiden alıntı… Cincinnati de adını, MÖ 5’nci yüzyıl Romalı aristokrat düşünür Cincinnatus’a atfen kendilerini ‘’Cincinnati cemiyeti’’ diye çağıran gruptan alıyor.
Tabii ki bir de Philadelphia var. Pennsylvania eyaletinin en büyük kenti. Üstad Mencken’e göre Philadelphia adını Bergama kralı Philadelphus’tan alıyor. Her halükarda şehrin adı antik Yunan tarihine gidiyor. Philadelphia şehrini kuran Quaker’ların lideri William Penn, eski Yunanca’da ‘’kardeş sevgisi (philos-adelphos)’’ ifadesinden esinlendi diye yazan kaynaklar çoğunlukta.
Philadelphia’nın içinde yer aldığı Pensilvanya (Pennsylvania) eyaleti de adını kurucusu Penn’den alıyor. ‘’Sylvania’’ Latince orman demek. Bu her tarafı ormanlık bölgeye, İngiliz Kralı ‘’Penn Ormanı’’ adı verir.
”El Pueblo de Nuestra Senora la Reina de los Angeles del Rio de Porciuncula”. Bu çok ünlü bir şehrin adının tam yazılışı. Böyle şehir adı mı olur diyeceksiniz haklı olarak… Türkçesi, ‘’Meleklerin Kraliçesi Meryem Ana’nın Porciuncula Nehri Kenarındaki Şehri’’. Günümüzde kısaca Los Angeles deniyor bu şehre.
Yeni kıtanın öncü yerleşimcileri arasında dindarlar da vardı. Nazareth (Nasıra), Bethlehem (Beytülahim) gibi isimler verdiler kurdukları kasabalara…
Adını Meryem Ana’dan alan Los Angeles’tan Texas’taki Corpus Christi(İsa’nın Bedeni) kentine gidecek olsak, Santa Cruz (Kutsal Haç) ya da Santa Fe (Kutsal İnanç) şehirlerinden geçeriz. Bu arada da adı İskandinav dillerinde ‘kilise’ demek olan ‘kirk’ içeren bazı kasabalardan geçme olsalığı da yüksek.
ABD’de bu kıtaya gelen ilk Avrupalılar olan İspanyollardan kalan isimlerin önemli bir kısmı Arapça kökenli. Bunun nedeni de İspanya’daki 800 yıllık Endülüs egemenliği… Yeni Dünya’da ‘Al (el)’ ile başlayan bir yer adı gördüyseniz Arapça kökenden geldiğini bilin. Örneğin, Alcantara, ‘köprü’ demek. Alcazar, Arapça ‘el kasr’ yani ‘saray’ demek. Alcadraz ise, Arapça deniz kartalı anlamına gelen ‘’al qadras’’ sözcüğünden bakiye. İspanyollar pelikan için kullanıyor. Yine, ‘guad’ ile başlayan İspanyolca isimler de çoğunlukla Arapça kökenli. ‘Guad’ bizim ‘vadi’ dediğimiz, ‘dere yatağı’ anlamında Arapça ‘’wadi’’den başkası değil. Guadalajara, Guadalquivir, Guadalupe hep böylesi Arapça’dan bozulma isimler.
Amerika deyince birçoğumuzun aklına gelen renkli isimlerin çoğu ise ‘Kızılderililere’ ait. Ülkenin 26 eyaletinin ve bazı önde gelen şehirlerinin, nehir, göl ve dağlarının çoğunun adı yerli dillerinden geliyor. Örneğin, Chicago, Algonquin yerlilerinin dilinden geliyor, “sarımsak tarlası” demek. Connecticut, “yükselip çekilen nehir” demek. Kentucky, Iroquoi dilinde “mera” demek. Texas, “ahbap” anlamına gelirken, Iowa, yerli dilinde “yiğidin harman olduğu yer” anlamına geliyor. “Güney rüzgarlarının halkı” anlamındaki Kansas‘tan, “Yüksek tepelerin orası” anlamındaki Massachusetts‘e, “gök renkli su” anlamındaki Minnesota‘dan, “sulak yer” anlamındaki Nebraska‘ya, “suların berisindeki yer” anlamındaki Manhattan‘dan, “dağların halkı” anlamındaki Utah‘a, kayalığın sakinleri anlamındaki Omaha’dan, ‘’tüm suların anası’’ anlamındaki Mississippi’ye, maalesef gerçek anlamını bilenin olmadığı Tennessee’den düşman anlamındaki ‘Idaho’ya ve daha birçok eyalet ve şehir adına kadar hep kıtanın asıl sahiplerinin dillerinden günümüze ulaşmış isimler.
Bazı yerli isimler ise zamanla orijinal halinden bugünkü hallerine evrilmiş. Örneğin dünyanın en ünlü şelalesi, ‘Niagara’ adından önce 1700’lerin sonuna kadar, ‘’Uneaukara, Ohniagero, Onyagara, Onyagro, Onjagora, Oniagara, Jagera, Yagerah gibi envai şekilde yazılmış kayıtlarda.
Yine bunun gibi, Potowanmeac Potomac’a, Reckawackes Rockaway’e, Mauwauwaming Wyoming’e, Machihiganing Michigan’a evrilmiş zaman içinde…
Bir de bana oldukça şiirsel gelen Amerikan yerlisi yer isimleri var: Florida’nın başkenti Tallahassee örneğin… ‘’Eski tarla, eski şehir’’ demek olduğunu söylüyor kaynaklar. Yine, havzasının doğal güzelliğiyle büyüleyici Susquehanna var örneğin…
Akılda en çok kalan yerlerden bazıları ise sanıldığı gibi Kızılderili dillerine değil İspanyolca’ya ait. Bunlardan biri, İspanyolca ‘kırmızı’ demek olan Colorado. Diğeri ise yine yine İspanyolca ‘çiçekli yer’ anlamındaki (La) Florida. Ve elbette İspanyolca, ‘düzlükler’ anlamında Las Vegas…
İnsan soyu, yerleştiği yerlere en öncelikli olarak o yerleşim birimine damga vuran coğrafya özelliğini seçmiştir. Karacadağ, Bozova, Aksu, Kocatepe gibi… Anglo Saksonlarda da bu çok yaygındır. Ancak İngilizce ve Britanya, Kelt dillerinden, sonrasında Anglo ve Saksonlar gibi Cermen kavimlerinden, sonrasında Vikinglerden, Normanlardan, Latinceden etkilerle tarih içinde önemli şekillenmeler ve işgaller yaşadıkça bu yer isimleri de bu çeşitli kaynaklar gibi çeşitli şablonlara sahip oldu.
Yolu Anglo Sakson memleketlere düşmüş ya da birgün düşebileceklere yararı olur diye bazı şablonlara dikkat çekmeyi de üstlendiğim bu görevin parçası sayıyorum. Buyrun:
Yerleşim biriminin ahali ve mesken fonksiyonuna çeken isimler
Bu tür yer isimlerinin her halde en yaygını, ‘ham’ ya da ‘ton-tun’ eki alanlar. ‘Ham’ ev ya da yurt demek. Birmingham dediğinizde ‘Bearm halkının evi(yurdu)’ demiş oluyorsunuz.
İngilizce yer isimlerindeki ‘ing’ eki, ‘ahali’ anlamı veriyor. Nott-ing-ham dediğinizde, ‘Nott ahalisi memleketi’ demiş oluyorsunuz. Reading, ‘Readalılar’ demek, Hastings ise ‘Haesta’lılar’’ demek.
Küçük köy mezra demek olan ‘hamlet’ de ‘ham’ kelimesinden geliyor, ‘home’ kelimesi de… Ham’ın Almanca’daki karşılığı ise ‘heim’. ‘’Mannheim’’ dediğinizde, akla ‘insan evi’ geliyor ama kayıtlar ‘Manno evi’ demiş, Manno artık her kimse… Son olarak bizim Farsça’dan aldığımız ‘hane’ kelimesi ile ‘ham’ kelimesi de aynı kökten geliyor diyerek pimi çekip merak bombasını ilgi duyanların sofrasına bırakıp geçeyim.
Diğer popüler yerleşim eki ‘tun’ ya da ‘ton’. Özellikle Eski İngilizce dönemindeki en popüler yerleşim yeri ismi eki olan bu kelime, ‘arazi, mülk, memleket’ gibi anlamlara geliyor. ‘town’ kelimesi de aynı kökten. St Botolph’s town zamanla Boston olmuş. Brighton’lar meşhurdur. Hakeza ‘ham’ ve ‘ton’u birleştiren ‘hampton’lar. Lex ahalisinin yaşadığı Lexington’u ve ‘’Bingham kent’’ anlamındaki Binghamton’u da unutmayalım. Rahipler şehri anlamındaki Preston da bu paragrafın ikramiyesi olsun…
Ahali demişken, doğrudan ahaliye gönderme yapan yerleşim yeri isimleri de var. Örneğin, Suffolk, ‘south folk’ yani ‘güney ahalisi’ demek. Northfolk ya da norfolk’u bir önceki cümleden anlamışınızdır zaten. Sudbury güney kale, Sutton (güneyşehir) demek.
Yer, pozisyon anlamına gelen ‘stead’ ya da ‘sted’ eki almış isimleri de unutmayalım. İlk aklıma gelen Hampstead’i açıklamaya gerek var mı bilmiyorum ama ‘ev yapmak için iyi yer’ deyip geçeyim. Hakeza ‘Farmstead’, çiftlik yeri oluyor.
‘Settlers (yerleşimci)’ de sık sık isimlerde ‘set’ şeklinde karşımıza çıkar. Summerset diye bir isim görürseniz, ‘’Yaz Yerleşimcilerinin mekanı’ aklınıza gelsin. Bir de ‘Essex, Wessex’ gibi isimler var. Bunlar, her yerde, ‘’West Saxsons (Batı Saksonya)’’ ve ‘’East Saxsons’’ adlandırmalarının kısaltılmışıdır. Kısaltalım derken, bu isimlerle bu yerlerin ahalisini ne tür şakalara maruz bıraktıklarını hayal gücünüze bırakıyorum.
Yerleşim biriminin askeri ve idari fonksiyonuna çeken isimler
Bu tür yerler genelde, ‘’caster, caster, chester, cester, ceter, burg, borough, boro, bury, ville’’ gibi ekler alır. Latince, karakol köylere ‘castellum’ denirdi. Bir de Latince ‘castrum’ var. Arapçadaki ‘kasr’a(saray) da kaynaklık etmiş. ‘’caster, caster, chester, cester, ceter’’ ile bütün isimleri sonu ‘kale’ ya da ‘hisar’ ile biten isim gibi okuyabilirsiniz. Manchester şehrini ‘Mançkale’ diye Türkçe’ye çevirebiliriz. ‘’Mancunium’’ Roma döneminde Britanya’daki bir kalenin adıydı. Westchester’ı ‘batıkale’; ‘rock’ ile aynı kökten gelen Rochester’ı ise ‘taşkale’ diye Türkçe’ye çeviriyorum elimde olmadan…
Eski İngilizce’de etrafı surla çevrili kale şehir, köylere ya da sığınaklara ‘burg’ denirdi. Eski Cermen dilinde de tepelik yüksek yerlerdeki yerleşim birimlerine ‘berg’ denirdi. ‘’Burg, borough, boro, bury, bergen, bourg’’ son ekleri hep bu kökten gelir. Middlesbrough’yu ‘Ortahisar’ diye çevirmekten utanmıyorum. Strasbourg’u ise ‘yol kale’ diye adlandırdım gitti… Stras, İngilizce’de Street’e evrilen Latince ‘’strata (yol)’’ kelimesinden geliyor. Edinburgh’u, Edwinhisar ve Pittsburgh’u Pittkale olarak çevirsem kime zararım olacak…
Bir de ismin önüne ‘fort’ kelimesi alan yerler var. Latince ‘muhkem/tahkim edilmiş’ anlamına gelen ‘fortis’ten geliyor. Hisar olarak da kullanılıyor. Fort Lauderdale dediğinizde, ‘’Lauderdale Karahisar’’ demiş oluyoruz bir nevi…
‘Ville’ eki ile biten yerler var bir de… Bu da İngilizce’ye Normanların ve Fransızcanın armağanı. ‘’Ville’’ eski Fransızca’da küçük kasaba, köy demek. Ancak onlar da Latince ‘villa’dan almış. Latinler, böyle bahçeli büyük köy evlerine ‘villa’ derlermiş. Köyde yaşamanın yoksulluk olmadığı çağlarda…
Sonu ‘by’ ile biten yer isimleri ise Viking etkisi döneminden kalmadır. Danimarka ve Viking dillerinde ‘by’ köy demek. Şimdi yazınca ‘köy’ ve ‘by’ arasındaki ses benzerliğini farkettim ürperdim. Örneğin Derby şehrinin adı, ‘’Deer-by’’ yani ‘geyik köy’ demek. Ya geyik avcılığı çok yaygın ya da bunun geyiği, bilemedim. Örneğin Grimsby, Grim’in köyü demek. Grim, yaygın bir Viking adı.
Vikinglerin bir başka isim etkisi ise sonu ‘thorp’ ile biten yerlerde görülür. ‘Thorp’ mezra(hamlet) ya da bazen yaylalık demek. Almancadaki karşılığı da ‘dorf’. Örneğin Dusseldorf dediğinizde, ‘Dussel mezrası’ demek. Dussel, Ren nehrine dökülen küçük derelerden biri. ‘Thorp’un Anglo Sakson karşılığı ise genellikle aynı anlamdaki ‘stoke’ ekli isimler oluyor.
‘Mesken, muhit, oba’ gibi anlamlara gelen ‘’wick, wich, wych, wyke’’ son ekleri de yaygındır isimlerde. Norwich (Norveç) örneğin ‘kuzey muhiti’ demek. Aslında wick ve wich daha derinlerde Latince köy demek olan vicus’tan gelir. Bu durumda Greenwich Village, ‘yeşilköy köyü’ demek oluyor ki, bir tekrar hatası…
Havadan sudan yerleşim birimi isimleri
İnsanoğlu bir zamanlar havanın suyun kıymetini bilirdi. Britanya ahalisi de suyun akışına göre yerleşim biriminin mevkisiyle isimler verdi.
Örneğin ‘Aber’ ve ‘inver’ ile başlayan isimler. İskoçya dilinde, nehir ağzı ya da iki derenin birleştiği yer demek. Aberdeen, İnverness ilk akla gelen isimler.
Britanya’daki nehirlerin çoğunun isminde ‘avon’ vardır. ‘Avon’ Kelt dilinde nehir ve bazen de su demek. Kürtçe ve Farsça bilen okurların eli hemen ‘acil durum butonuna gidecek, ‘av’ diyecekler, ‘ab’ diyecekler, biliyorum. Avening şehri, Avon nehri kıyısında yaşayan ahali demek.
Hakeza, köprü teknolojisinin olmadığı bir çağda ulaşımda önem atfeden derelerdeki sığ geçiş yerlerine ‘ford’ deniyor. Haliyle böyle yerler popüler yerleşim birimleriydi. Bradford, ‘geniş geçiş’ demek. Hartford, ‘’geyik geçişi’’ demek. Geyik geçerse insan da geçer deyip şehri kurmuşlar muhtemelen. Oxford, ‘öküz geçişi’ demek. Yine, akarsu için kullanılan eski bir sözcük olan ‘fleet’e çok sayıda isimde rastlamak mümkün.
‘Mouth’ dere ağzı ve deltalara diyorlar. Plymouth, Portsmouth vs…
‘’Mere’’ ya da ‘’more’’, gölet demek. ‘Swanmore’ ‘kuğugölü’ demek. Grasmere, Cromere vs…
‘’Pool’’ hem koy demek hem de su… Liverpool, ‘’bulanık su’’ veya ”bulanık koy” demek. Blackpool için karasu ya da karakoy diyebiliriz.
Yine Hollandaca küçük dere demek olan ‘kill’’ sözcüğü özellikle Amerika’da birçok isme kaynaklık ediyor. Catskill, Fishkill vs. ‘’Kill’in Amerikan İngilizcesinde karşılığı ise ‘’creek’’.
Tepeden ağaçtan taştan isimler
‘’Ly’’ , ‘’ley’’ , ‘’leigh’’ ile biten isimler ‘orman içi patika’ anlamında. Barnsley, Leigh vb…
‘’Wood’’ , ‘’shaw’’ , ‘’cott’’ , ‘’keth’’ ile biten isimler de ‘ormanlık ya da koruluk’ gibi anlamlara geliyor. ‘Hurst’ ormanla kaplı tepe demek. Bensonhurst, Benson’un ormantepesi demek.
İçinde ‘’ac, acc, ock’’ ekleri geçen isimler, genellikle ‘meşe ağacına (oak)’’ atfen bu ismi kazanmışlardır. Mesela, Accrington, Acton, Matlock… ‘’Ash’’ ile başlayan isimler ise genelde ‘’dişbudak ağacı(ash tree)’’ kaynaklı…
Britanya’da Fransızca etkisinin sürdüğü yüzyıllarda birçok dağlık ve tepelik yerin adına dağ/tepe anlamındaki ‘’mont’’ ya da ‘’mond’’ girdi. Beaumont, güzeltepe demek. Richmond, ‘’güçlü tepe’’ demek. ABD’nin en sevdiğim eyaletlerinden biri olan Vermont, Fransızca ‘’Yeşildağ’’ demek. Ancak tamamen ters yazılmış. Fransızca’ya uygun doğrusu ‘mont vert’ olmalıydı. Vermontlunun tersi ünlüdür zaten…
Tabii ki bir de vadiler var. ‘’Dean’’, ‘don’ , ‘’dene’’ ve ‘hope’ son ekleri hepsi ”vadi” demek. Ama vadi anlamına gelen eklerin en ünlüsü, ‘dale’. Örneğin, Glendale, ‘’dar küçük vadi’’ demek. Zira, ‘glen’ de dar vadi demek ve birçok yer isminde kendisi de sonek. Riverdale, nehir yatağı, nehir vadisi demek.
Bir de ‘’stan’’, ‘’stone’’ ,‘’stony’’ ekli isimler var. ”Taşlı” demek. Stamford, ”taşlı nehir geçişi” demek. Stonybrook ise bildiğin ”taşlıdere”…
‘Field’ ise tarla demek. Dev bir mısır tarlası olan Midwest bölgesindeki eyaletlerin, sonu ‘field’ ile biten şehir ve kasabalarla dolu olması bundan…
Britanya ve Amerika dışında da yer isimlerinin öyküleri ilginçtir. Bu konuya devam edeceğim.
CEMAL TUNÇDEMİR‘i Twitter’dan takip edebilirsiniz