BRİFİNG: Kongre, Suriye’ye savaş yetkisi isteyen Obama’ya ‘hayır’ derse ne olacak?
Cemal TUNÇDEMİR Follow @CemalTdemir
ABD politikası, son yılların en büyük dış politika kararı öncesinde oldukça hareketli. ABD Başkanı Barack Obama’nın, Suriye’ye yönelik kısmi savaş kararı için Kongre’den yetki isteyeceğini açıklamasından sonra bütün gözler ABD Kongresine özellikle de Temsilciler Meclisi’ne dönmüş durumda(ABD Kongresi’nin yapısıyla ilgili genel bilgileri BURADAN okuyabilirsiniz).
İşte Obama ve Kongre arasındaki Suriye satrancı ile sürecin Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki yansıması hakkında merak ettiğiniz herşey:
Obama gerçekten de Kongre’den yetki istemek zorunda mıydı?
Obama, 2007’de başkan adayı iken Boston Globe gazetesine yaptığı açıklamada, ‘’Başkanlar, Anayasal olarak ülkeye acil bir tehdit söz konusu değilse tek taraflı olarak bir askeri müdahale kararı alma yetkisine sahip değil’’ demişti. Bugünkü Obama ise Başkanın böyle bir yetkisi olduğuna inanıyor. Ama gerek olmadığına inandığı Kongre kararına ise yine de müracat ediyor.
Aslında bazı hukukçulara göre ABD Başkanlarının 60 günü geçemeyecek askeri operasyonlar için Kongre yetkisine ihtiyaçları yok.
Teamüller de hep bu yönde oldu. Örneğin, 1998’de El Kaide’nin Afrika’daki bombalı saldırısı sonrası Bill Clinton, Kongre’den yetki istemeden Afganistan ve Sudan’a yönelik füze saldırısı emri verdi.
1999 yılında ise Kongre’nin sert muhalefetine rağmen Clinton, Kosova’ya müdahele emri verdi. Üstelik ABD’nin Kosova savaşı 60 günden fazla sürdü. 2008’de görevi devretmeden kısa süre önce George W. Bush, Suriye içinde terör yuvası ilan ettiği hedeflere yönelik müdahalede bulundu. Kongre’den yetki istemeden yaptı bunu. Ve nihayet Obama, 2011’de Libya’da savaşı için de Kongre’den yetki istememişti.
Peki öyleyse Suriye konusunda neden Kongre onayı arıyor?
Bu konuda görüşler muhtelif. Ama en önemli neden, Suriye savaşının yukarıdaki örneklerin aksine Ortadoğu’nun tamamına ve hatta belki ötesine bile yayılma potansiyeli gösteren ve sonuçları kestirelemeyecek bir savaş potansiyeline sahip olması. Obama bütün kariyerine damga vurabilecek bir kararı, ‘tek başına’ sahiplenmek istemiyor.
Harry Truman, Kongre’den yetki almadan Kore’de paraleli geçti. Savaşın içinden çıkamadı. Büyük itibar kaybetti. Başkanlıktan ayrılırken yüzde 37’lik kamuyu desteği ile ABD tarihinin en düşük halk desteğine sahip başkanı oldu.
Lyndon Johnson da sadece Tolkin Körfezi’ndeki sınırlı müdahaleye yetki veren karara dayanarak Kongre’nin karşı çıkmasına rağmen müdahaleyi Vietnam Savaşı’na dönüştürdü. Ülkede büyük bir muhalefet oluştu. Partisinde büyük çatlaklar meydana geldi ve 1968 yılında New Hampshire öncesçiminde kaybedince yeniden başkan adayı olmaktan vazgeçti. Bugün, gerçekleştirdiği sivil haklar reformları yerine Vietnam Savaşındaki ısrarıyla kötü anılıyor.
Obama, koltuğunun dünyadaki itibarını gölgeleme adına Kongre’ye başvurarak bir yandan ülke içindeki muhaliflerinin kendisine yönelebilecek tepkisini azaltmayı hedefledi bir yandan da bazı şeylerin netleşebileceği G20 zirvesi sonrasına kadar zaman kazandı. Hem de 2008 öncesindeki aday Obama’nın Boston Globe gazetesine yaptığı açıklamayla da ters düşmemiş oldu:
‘’Zaman defalarca gösterdi ki askeri müdahaleler, Kongre’nin bilgisi ve onayı çerçevesinde gerçekleştirildiği zaman gerçek bir başarıya dönüşüyor. Bir müdahaleden önce bilgilendirilmiş Kongre’nin rızasına sahip olmak her zaman tercih edilmeli’’
2008’deki seçim kampanyasıyla dünyada özel bir imaj kazanan Obama’nın en son isteyeceği şey, kariyerini, Bush gibi tek başına bir askeri müdahale ile gölgelemek olur.
Demokratlar, liderleri Obama’yı mı destekliyor?
Kongre’de Bush’un Irak savaşı sırasında oluşan keskin partizan kamplaşma Obama’nın son kararı ile dağıldı. ABD Kongresi yıllar sonra bilindik parçalı partiler görüntüsüne yeniden kavuştu. Demokratların merkeze yakın kısmı Obama’yı destekliyor. Özellikle sol kanadı ise yeni bir savaşa kesinlikle karşı. Bunların başında ise Minnesota milletvekili Rick Nolan geliyor. Partinin solcu kanadının önde gelen ismi, aynı eyaletin aşırı sağcı ismi Cumhuriyetçi milletvekili Michele Bachmann ile bugünlerde savaş karşıtlığı konusunda sıradışı bir ittifak içinde.
Temsilciler Meclisi’ndeki Demokrat grubun lideri eski Temsilciler Meclisi başkanı Nancy Pelosi beklendiği gibi Obama’yı destekliyor. Pelosi, Nolan başta olmak üzere hayır diyeceğini duyurmuş Demokrat milletvekillerine gönderdiği mesajlarda, kimyasal silah kullanılmasının, Suriye’deki durumu ABD’nin çıkarı açısından müdahale edilmesi gereken bir durum haline getirdiğini kaydetti.
Cumhuriyetçiler savaşa karşı mı?
Tamamen değil. Cumhuriyetçiler de, Neoconlar, Realistler ve İzolasyonalistler olarak üçe bölünmüş durumda. Suriye konusunda sınırlı bir müdahaleye kesinlikle karşı çıkan, sonuç alıcı tam ve kapsamlı bir savaş isteyen Neoconların sözcülüğünü John McCain ve Lindsey Graham yapıyor. McCain, kendi partisini de uyararak, ‘’Obama’nın karar tasarısının Kongre’den geçmemesinin ABD için katastrofik sonuçları olacağını’’ savundu.
Realistler de Obama’yı destekliyor. Gözlerin üzerinde olduğu 2016’nın potansiyel başkan adaylarından Marco Rubio da, bazı çekinceler dile getiriyor ancak sessizce Obama’yı destekleme eğiliminde.
Liberteryen senatör Rand Paul’un sözcülüğünü yaptığı izolasyonalistler ABD’nin Suriye’deki savaşta hiçbir çıkarı olmadığı gerekçesiyle, diğer Çay Partililer ve tutucu kanat ise Obama’nın istediği bir şey olduğu için savaşa karşı çıkıyorlar. Paul, Suriye’deki iç savaşı hangi taraf kazansa da ABD’nin dostu olmayacağına dikkat çekiyor.
Cumhuriyetçi Parti’den en etkili çıkış, Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner’dan geldi. Boehner, birçok iç politika konusunda muhalefet ettiği Obama’nın Suriye’ye müdahale kararını kesinlikle desteklediğini açıkladı. Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu oluşturan Cumhuriyetçi grubun iki numaralı ismi Eric Cantor da Boehner’a destek vererek müdahaleye onay oyu vereceğini duyurdu. Ancak analistler, Boehner’ın kendi parti grubu üzerinde çok da güçlü olmayan bir Temsilciler Meclisi Başkanı olduğuna dikkat çekiyor. Parti grubunun çoğunluğu, Boehner ile birçok tasarıda ters düşebildi.
Parti içinde Çay Partili ultra tutucular ve izlolasyonalistler ile müdahaleciler arasındaki tartışma derinleşiyor. Ancak uzmanlara göre Cumhuriyetçilerin çoğunluğuna günün sonunda Obama’nın tasarısına destek verdirecek, yıllardır arzuladıkları çok daha önemli bir faktör var: Yakın gelecekte İran’a da müdahale olasılığı.
Peki Kongre’de savaşa ‘hayır’ yanıtı çıkarsa neler olabilir?
Kara hareketı içermeyen ve 30 gün daha uzatma opsiyonlu 60 gün süreli müdahale yetkisi Senato dış ilişkiler komitesinde kabul edildi. Fakat zaten genel kurul oylamasında da Obama’yı desteklemesi beklenen Senato komitesindeki 7’ye karşı 10 gibi az bir farkla kabul edilmesi şüpheleri artırdı. Kaldı ki, Cumhuriyetçi çoğunluğa sahip Temsilciler Meclisi’nde tablo çok daha karışık. Gelecek yıl seçime gidecek milletvekillerinin ne oy vereceği tam kestirilemiyor. Temsilciler Meclisi’nin sağ ve sol uçlarının, Senato’dakine göre merkezden çok daha uzak olması da karar tasarısının akıbetini belirsizliğe itiyor.
Kongre’den hayır oyu çıkarsa ne olacak? John McCain’e göre böylesi bir karar sadece Obama’yı değil geleceğin tüm ABD başkanlarını da itibarsızlaştırır. Ve Obama ile birlikte ABD’yi de dünya politika sahnesinden uzaklaştırır.
Temsilciler Meclisi’nden çıkacak ‘hayır’ kararına rağmen Senato’dan çıkacak destek kararına dayanarak Obama yine de müdahalede bulunabilir. Bill Clinton, Senato oylamasından sonra ve Temsilciler Meclisi oylamasından önce Kosova’ya müdahale emri vermişti. Ancak bu karar, Obama ile Kongre özellikle de Temsilciler Meclisi büyük bir savaşı da başlatabilir. Bu da, yakın gelecekte, göçmenlik reformu, borç tavanının yükseltilmesi ve bütçe gibi kritik iç politika konularında Kongre’ye ihtiyacı olan Obama açısından durumu içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Obama, Kongre’nin muhtemel ‘hayır’ oyuna uyarak Suriye konusunda adım atmazsa ne olur? O zaman da görevinin bitmesine iki yıl kala ‘’topal ördek (lame duck)’’ bir başkana dönüşür.
Georgetown Üniversitesinden politik bilimci Stephen J. Wayne ise NPR’a yaptığı açıklamada, Obama’nın ‘hayır’ oyuna karşı yeni bir karar tasarısı için bu kez daha güçlü bir deneme yoluna gidebileceğini söylüyor. Ancak Wayne’e göre, Kongre ‘hayır’ diyerek aslında Obama’yı da rahatlatabilir. Obama’nın bu durumda tek pişmanlığı ise, 2012’deki ‘kırmızı çizgi’ açıklaması. O açıklamayı hiç yapmamış olmayı tercih ediyordur muhtemelen. Obama, ‘’liderlik, tek başına kararlarını ülkeye dayatmak değil. Aynı zamanda halkın seçilmiş temsilcileri aracılığıyla tecelli eden iradesini de dikkate almaktır’’ diyerek Kongre’nin hayır kararına rıza da gösterebilir. ‘’Bence Kongre’nin rızasına müracat etmek kendisini iki tarafı sorunlu bir noktaya yerleştiren biri için çok kurnaz ve akıllıca bir hareket’’ yorumunda bulunuyor Wayne ve ekliyor: ‘’Obama bir parça zayıflayabilir, ama ülke berbat bir deneyimi yaşamamış olur’’