Skip to content
Menu

NASA, Mars’a göndereceği astronotları neye göre seçiyor?

christine_corbett

AMERİKA BÜLTENİ (17 Kasım 2016)

Christine Corbett Moran, NASA’dan, müstakbel astronot sınıfı seçmeleri kapsamında mülakat davetiyesini aldığında Antartika’da çalışmaktaydı. Bilgisayar kod yazıcısı ve teorik astrofizikçi olan Moran, 10 aydır dünyanın en güney noktasında Bing Bang’ın yankısı üzerinde çalışıyordu. Aslında çalışmalarını zaten Kasım ayında bitirecekti ancak Wired dergisinden Sarah Scoles‘un yazısına göre NASA’nın aradığı 18 Ekim’den 4 gün sonra Houston’da NASA’da gerçekleşecek yüz yüze mülakat randevusuna yetişebilmek için hemen 5 aktarmalı bir uçak bileti aldı.

Daha önceleri, Elon Musk’ın uzay keşif teknolojileri firması SpaceX’de ve şifreli iletişim uygulaması Signal’ın iOS versiyonunun yazılmasında çalışan Moran aynı zamanda felsefe alanında lisans eğitimini sürdürüyordu. Bu CV’si ile geçmiş zamanlarda astronotluğa uygun bir kişi olacağı düşünülemezdi. Ancak devir değişti ve tabii ki NASA’nın uzaya göndereceği kişiye bakışı da… NASA, son astronot alımını açtığında, seçilecek az sayıda talihlinin, ‘derin uzay’a uçuş yapacak Orion ile uçma şansı bulacağını özellikle vurgulamıştı. Son derece dar kapalı alanda böylesi oldukça uzun sürecek, bilimsel merkezli bir yolculuğun aradığı özgeçmiş de geleneksel astronot özgeçmişlerinden farklı olacaktı. Hem kod yazabilecek, hem de Güney Kutbunda uzun süre kalıp çalışabilen biri gibi…

 

Moran, NASA tarafından mevcut değerlendirme sürecinde bu işe neden uygun insan olduğu ve motivasyonlarını kamuoyuna paylaşmama yükümlüğü altına sokulduğu için somut detay veremiyor. Ancak onun deneyimlerinin, onu neden NASA’nın müstakbel astronotla vizyonu için çekici bir aday haline getirdiği konusunda spekülasyon yapmak için yeterince veri var.

Birçok yönden, Antartika’daki koşullar ile Mars’a yönelmiş uzun yolculuğun koşulları pek farklı olmayacak. Sürekli bir karanlık, son derece kısıtlı fiziksel hareket alanı ve eğer eldivenlerinizi çıkarırsanız elinizi kaybedeceğiniz gerçeği… Moran işte bu ortamda yaşama konusunda kendisini hali hazırda ispatlamış bir insan. ‘’Yapmayı sevdiğim şeylerin çoğu kapalı mekan aktiviteleri’’ diyor. Aralıksız beş saat boyunca program yazılımı ile uğraşabiliyor. Kitap okuyor, yabancı dil ve müzik enstrümanları öğreniyor, bilim-kurgu yazıları kaleme alıyor. Kendisini kapalı ve dar ortamda nasıl meşgul tutabileceğini biliyor. Uzun Mars yolcuğunda gerekeceği gibi…

NASA’nın astronot vizyonu nasıl değişti

NASA’nın kuruluşunda astronotlarla ilgili temel kriteri, bir aracı uçurabilmeleri yeteneğiydi. NASA’nın Merkür Yedilisi (Mercury Seven) olarak anılan ilk astronot ekibinin yedisi de askeri uçuş deneme pilotlarıydı. Zaten adaylık şartında da böyle olmaları gerektiği belirtiliyordu. Yine, her ne kadar böyle dayatan bir mevzuat olmasa da uzunca bir süre beyazlar dışında astronot yoktu. NASA, ilk siyash astronotu, Ed Dwight’ı, 1961’de astronot olarak seçti ama Dwight hiçbir zaman uzaya gidemedi. NASA, 1960’larda Ay’a uçuş misyonuna hazırlandığı yıllarda, astronotların ‘asker erkeklerden’ olması teamülünden de uzaklaşmaya başladı. Çünkü Ay’daki taşları kayaları inceleyebilecek bilim insanlarını da oraya gönderme gerekliliğini farkettiler. Ve böylece bilim insanları seçip sonra onları uçuş konusunda eğitmeye başladı. Bu NASA’ya göre son derece radikal bir değişimdi. Ancak seçilen ilk altı biliminsanı astronotun da demografik olarak önceki astronotlardan başka da bir farkı yoktu: Altısı da beyaz erkekti.

İşte o günlerde NASA, Moran gibi birinin astronot olabileceğini asla kabul etmez böylesi bir başvuruyu değerlendirmeye almadan reddederdi. O günlerde ergen yaşlarındaki Hillary Clinton da NASA’ya ‘astronot olmak istediğini ve bunun için ne yapması gerektiğini’ soran bir mektup yazacak ve gelen yanıtta, ‘astronot olamayacağı’ karşılığı yer alacaktı.

Uzay Politikaları Enstitüsü’nün kurucusu John Logsdon’a göre, NASA’yı bu konuda değişime zorlayan şey uzay mekiklerinin uzay macerasına katılması oldu. NASA, uzay mekikleri ile uçurmak için, ilk kadın astronot sınıfını 1978 yılında kabul etti. Ve ondan sonra uzaya uçan astronot demografisi de çoğulculuk kazandı.

Artık uzay mekiği programı yok. Uzay mekiği Atlantis’in 21 Temmuz 2011’de dünyaya dönmesi ile uzay mekiği çağı kapandı. NASA, ‘derin uçuş’ yapacak yeni nesil uzay aracı ve roketler üzerinde çalışıyor ve yakın gelecekte gerçekleştirmeyi umduğu Mars yolculuğuna hazırlanıyor. Moran’ın da dahil olabileceği 2016 sınıfı astronotları, bu rüya gerçekleştiğinde artık çoktan acemi astronotlar olmaktan çıkıp deneyimli sınıfa dönüşmüş olacaklar. Yani, büyük olasılıkla insan soyunun en görkemli yolculuğuna, bir başka gezegene ayak basmayı başarma yolculuğuna, komuta edecek sınıf…

Dünyadan fırlatıldıktan sonra Mars’a ulaşıncaya kadar yaklaşık 2,5 yıl sürecek bu yolculuk, hem iç dünyasında hem de dar alanda diğer insanlarla barış içinde bir kişilik gerektiriyor. Uzayın derinliklerinde muazzam hızla seyreden dar bir tüpün içinde Kızıl Gezegen’e ulaşacakları günü bekleyecekler. Elbette ki aktif bir bekleme bu. Bir yandan aracın uçuşunu kontrol ederken bir yandan da araştırma ve deneyler yapacaklar. Kendilerini asabiyetten ve birbirlerine karşı kırıcı olmaktan korumak zorundalar. İşte bundan dolayı da Logsdon’a göre, NASA yeni astronotlarını seçerken, onların, son derece stres yaratıcı bir ortamda çalışmanın baskısına karşı psikolojik güçlerini de çok önemli bir kriter olarak gözetecek.

Ve elbette bilimsel uzmanlık… ‘’NASA’nın Mars ekibinde jeologların ve -eğer fazla iyimser değilsek- biyologların çok işe yarayacağını düşünebiliriz’’ diye yazıyor Sarah Scoles.

Belki de NASA bugünlerde bu tür adaylarla çoktan somut görüşmelerini gerçekleştiriyor bile. Aday belirleme süreci gizli olduğu için kimse bu konuda bir şey bilmiyor. Peki Moran’ı neden biliyoruz?

Çünkü davetiyeyi aldığında Güney Kutbundaydı ve ulaşım iletişim olanakları kısıtlıydı. Twitter üzerinden haberleşti. Ve biz de onun Antarktika’daki kötü hava koşulları nedeniyle hiç çıkamadığını ve Houston’a uçuşunu gerçekleştirmediğini, NASA randevusunu kaçırdığını Twitter üzerinden öğrendik.

 

Ancak NASA anlayış gösterdi ve evrenin tüm uygar yurttaşları (en azından varlığından haberdar olduğumuz kısmının) çoğunun yaptığı gibi Skype üzerinden bu mülakatı gerçekleştirdi.

Moran’ın ve diğer meçhul adayların mülakatı geçip geçmediğini ve NASA’nın yeni sınıf 14 astronotu arasına girip girmediğini öğrenmek için 2017 yılını beklemek zorundayız. Eğer geçerse Moran, bir dizi testi daha geçmek zorunda. Astronot olma heveslisinden, astronotluğa terfi edip etmediğini ise ancak 2017 Haziranında öğrenecek.

Sarah Scoles şu yorumda bulunuyor:

‘’NASA’nın değişik alanlarda uzmanlaşmış ve daha geniş bir yelpazeden insanları seçme yönündeki eğilimi, üniversitelerin ve iş dünyasının çok uzun zamandır bildiği bir gerçeği yansıtıyor: Etnik, sınıfsal, ırksal ve cinsel açıdan çoğulculuk daha başarılı sonuç aldırıyor. Bir grup test pilotu insanı Ay’a taşıdı. Ancak eğer farklı yeteneklerden insanların da olduğu bir ekip Ay’a gitseydi sahip olacağımız Ay görüntüleri ve bilgisi nasıl daha iyi olurdu bir hayal edin.’’

Mars’a yolculuk bir ‘hayal’