CEMAL TUNÇDEMİR
Follow @CemalTdemir
16 Ağustos 2011
1300’lü yılların başında, Hollandalı burjuva Van der Beurze (Bursa), bugün Belçika sınırları içinde kalan Anvers’teki binasında tüccarları toplarmış. Bu tüccarlar gemiler daha limana yanaşmadan içindeki malları alıp satarlarmış. Bu buluşmalara, vesile olan adamın soyadından dolayı bu toplanmalara ‘beurzen’ dendiği rivayet edilir. Beurzen buluşmaları çevre şehirlere de yayılır. İtalyanlara ‘borsa’ şeklinde geçer bu sözcük…
İlk resmi borsa binası Amsterdam’da kuruldu. Hollandalı tüccarların altın çağıydı… New York bile Hollandalılara aitti o dönemde ve adı da New Amsterdam’dı. Bugünkü Manhattan’ın güney ucunda küçük bir kasabadan ibaret New Amsterdam’ın ilk yerleşimcileri, şehirlerini civardaki kızılderililerden korumak için kasabanın en kuzeyine 3-4 metre yüksekliğinde tahta bir duvar inşa eder. Hollandalılar, duvara paralel uzanan sokağa da ‘’Waal Straat’’ derler. Şehir Anglo Saksonların eline geçince adı ‘Wall Street’e dönüşecek bu sokaktaki görünür duvar 1700’lerin başında yıkıldı.
1700’lerin sonuna doğru tüccarlar bu sokaktaki bir çınar (buttonwood) ağacının altında toplanıp alım satım yapmaya başladılar. Bu alım satımları bir kurala bağlamak isteyince 1792 yılında, tarihe ‘Buttonwood Sözleşmesi’’ olarak geçen bir ahit yaptılar. Bu ahit, New York Stock Exchange’in yanı New York Borsasının resmi doğumu oldu.
1882 yılında Charles Dow ve Edward Jones adında iki gazeteci Wall Street’te hisse senedi alım satımı için soyadlarının birleşimiyle adını oluşturdukları şirketlerini kurdular. Dow Jones adlı bu şirket, müşterileri için günlük bir bülten yayınlamaya başladı. New York Borsasında işlem gören hisse senetlerindeki değişiklikleri gösteren Dow Jones Sanayi Endeksini de bu bültende yayınlamaya başlayan şirket, 1889 yılından itibaren bu bülteni Wall Street Journal adıyla çıkarmaya başladı. Bugün her ikisi de Rupert Murdoch’a ait Dow Jones endeksi ve Wall Street Journal gazetesi de öykümüze böyle katıldı.
Ekonomi bültenlerinin ‘piyasalarda bugün’ diye başladıkları haberlerde ilk baktıkları ana piyasa işte bu Wall Street Borsasıdır. Wall Street aslında, finansal yatırım bankaları, spekülatörler, kredi derecelendirme kuruluşları, mortgage dünyası, otomobil, öğrenim ve iş kredisi veren şirketler, kredi kartı devleri, fonlar, finansal danışmanlık şirketleri ve ekonomi medyası ile ayrı bir dünya gibi…
Ama, tırnak içinde ‘Wall Street‘ dendiğinde genelde ‘Dow Jones‘ endeksi kastediliyor. Birçok kimse oradaki yükseliş ve düşüş eğilimine bakarak ülkenin genel ekonomisi iyi mi kötü mü karar veriyor.
Peki ama aynı gün içinde sert yükselişler ve düşüşler ne anlama geliyor? Bir saat önce ‘ekonomi kötüye gidiyor’ ve bir saat sonra ‘ekonomi toparlanıyor’’ anlamına mı geliyor? Açık ki bu basit yaklaşım bizden, bir saat içinde böyle iyileşip kötüleşebilen bir ‘gerçek ekonomi’ olabileceğine inanmamız isteniyor. New York Post önceki hafta Dow Jones endeksini ‘’o..spu perdesi gibi, durmadan inip kalkıyor’’ diye manşetine taşıdı. Gazeteler artık ‘New York tahteravalli borsası’ diyor.
Kim bu hisseleri topluca bu kadar kısa sürede alıp satanlar, merak ediliyor… Nasıl bu kadar hızlıca panik ya da kar haletine girip çıkabiliyorlar? Bütün bunların yanıtı Wall Street’in pek konuşulmayan ‘gizli ve yüksek hızlı silahı’nda saklı aslında…
Borsalar, tarihsel olarak alıcı ile satıcıyı fiziksel olarak bir araya getirip, pazarlık yapmalarını sağlayan mekanlardı. Ancak 20’nci yüzyılın ikinci yarısında iletişim teknolojisindeki dev gelişmeler, borsalarda ‘insan’ olarak hazır bulunmayı gereksiz kıldı.
Ve son yıllarda önemli Wall Street yatırımcıları, ultra hızlı süper bilgisayar programları ile alışveriş yapmaya başladılar. Bu yüksek hızlı super bilgisayar programları, bir göz kırpması süresi içinde yaptıkları hisse alım-satımlarıyla muazzam büyüklükte paraların el değiştirmesine neden olabiliyor.
Bu bilgisayar tekniği, yakın zaman önce bir ‘hedge fon’un astrofizikçiler, matematikçiler ve istatistik uzmanlarını kiralayarak yaptırdığı elektronik ticaret programına dayanıyor. Goldman Sachs ve Credit Suisse gibi paranın efendileri de bu son derece karlı tekniği elde etmekte gecikmedi. Ancak 2010 Mayıs’ında bu bilgisayarlardan birinin hatasının sadece 15 dakikada koca Dow Jones endeksini 600 puan düşürmesine kadar, Wall Street ağa babaları dışında çok az insanın bu süper bilgisayarlardan haberi vardı.
‘High Speed Trading’ denen bu teknik şu anda New York Borsasındaki alım satımların yüzde 80’inden fazlasında kullanılıyor.
Bu süper bilgisayarlar, sahibini saniyenin 10’da 2’si gibi bir sürede süper zengin yapabiliyor. Çünkü diğer ‘normal’ yatırımcıların gelişmeleri görmesi, şartları değerlendirmesi ve karar vermesi sonucunda alım satım yapmasına karşı muazzam bir avantajarı var. Bir alım satımda birkaç sentlik bir avantaj bile günlük toplam ticarette milyonlarca dolarlık fark demek. Kağıt gazetede hisse fiyatlarına bakarak alım satım yapan ‘’normal’’ yatırımcı, muhtemelen ne kadar ‘muazzam bir dezavantaja sahip’’ olduğunun farkında bile değil.
Goldman Sachs gibi yatırım devlerinden orta ölçekli yatırımcılara kadar firmalar, bilgisayarlarını borsaların içindeki tüm hisse alım satım trafiğini tarayıp temayülleri anında farkedebilecek şekilde programlıyor. Bilgisayar algoritmaları saniyede binlerce alım-satımı tarayıp istatistiğini yapabilme ve belirlediği iniş ya da çıkış trendine göre otomatik olarak alım ya da satım yapma imkanına sahip.
Bazı ‘yüksek hız yatırımcıları’ daha ileri gidip borsaya belli bir ücret ödeyip kendi server’larını borsanın server’ının hemen yanına yerleştiriyorlar. Buna New York Borsasında ‘’co-location’’ diyorlar. Çünkü ana server’a ne kadar yakınsanız, milisaniyeler kazanabiliyorsunuz. Ve bazı ekonomistler, her alım satımda tek bir milisaniyenin kazanılmasının yılda 100 milyon dolarlık fark yaratabildiğine dikkat çekiyor.
Yüksek hızlı bu bilgisayar sistemini kurmak nerden bakılsa 250 milyon dolara mal oluyor. Yani, borsada büyük balık küçük balığı kolayca yutuyor. Küçük ölçekli bir borsa yatırımcısı, bu ‘high-speed trade’ canavarlarını bir tür vahşi sarmaşığa benzetiyor: ‘’Aniden geliyorlar, borsayı iyice sarmalayıp sıkıp çıkarabildikleri kadar suyunu çıkarıyorlar. Suyunu çıkardıktan sonra da bir başka borsaya yöneliyorlar’’.
Ve bütün bu olup bitenden küçük yatırımcının haberi bile olmuyor. Bu muazzam hız ve çok küçük bir zaman diliminde muazzam işlem yapabilme yeteneği, borsalardaki iniş çıkışları da çok kısa sürede bütün küreye muazzam bir hızda yayabiliyor artık. Anlı şanlı borsacılık nerdeyse bir video oyununa dönüşmüş durumda…
Bir Wall Street araştırma ve danışmanlık firmasının CEO’su olan Adam Sussman da, NewJersey.com’a yaptığı açıklamada, yüksek hızlı ticaretin Wall Street’in değişkenliğinden beslendiğini bu değişkenliği de yatırımcıların korkularının beslediğini söylüyor. Yani, önce bir korku dalgası, bu dalganın endekste küçük de olsa bir düşme eğilimi yaratması ve milisaniyeler içinde bu eğilime göre satış yapmaya başlayan super bilgisayarlar… ‘’İnsanlar panik yaptığında bilgisayarlar harika iş çıkarıyor’’ diyor Sussman…
Hafta içinde bazı borsalarda ‘broker’ların panikleri bağırış çağırışları yansıdı ekranlara… Wall Street borsa binasında bu paniğin uğultusu yaşanırken, Goldman Sachs’ın yeni merkezinin olduğu Jersey City’deki sessiz klimalı bir odadaki tek ses bilgisayarların server’ından çıkan ince hafif uğultuydu. Saniyeler içinde onbinlerce hisseyi sakince satıyordu bilgisayarlar. Robotların insanlardan hakimiyeti devraldığı bilim kurgu filmi gibi, değil mi?
‘’Neden herşey insanların kontrolü altındaymış gibi yapıyoruz ki’’ diyor Wall Street Journal blogger’ı Evan Newmark: ‘’Trilyonlarca dolar, birbiriyle çirkin bir uğultuyla sevişen bir grup bilgisayarın insafına kalmış durumda’’.
CEMAL TUNÇDEMİR‘i Twitter’dan takip edebilirsiniz