AMERİKA BÜLTENİ (5 Ocak 2011)
Yüksek Mahkeme’nin tutucu blokunun, 5-4 ile seçim kampanya bağışı yasaklarını bulanık hale getirip ortaya ‘super PAC’ denen politik eylem komiteleri çıkaran içtihadına en büyük destek Cumhuriyetçilerden gelmişti. Tamamen bağımsız şekilde ve çoğu kaynağı belirsiz limitsiz paralarla kurulan bu PAC’lar, istedikleri aday aleyhine ya da lehine güçlü medya kampanyası yürütebiliyor.
Mitt Romney’nin dört yıl önce 10 milyon dolar harcadığı halde ancak dördüncü olabildiği Iowa’ya son iki haftaya kadar doğru dürüst uğramamasına rağmen birinci geldi. Super PAC’ların siyasi tercihlere bu etkili müdahalesi düne kadar Yüksek Mahkemenin kararını destekleyen Cumhuriyetçilerin en azından bir kısmını şaşkına çevirmiş durumda.
Süper PAC’lar Gingrich ve Perry aleyhine yoğun bir negatif kampanya yürüttü. Romney bu kampanya ile ilgisi olmadığını iddia ettiği için, Newt Gingrich onu ‘yalancı’ olmakla itham ediyor. Çünkü, 20 gün öncesine kadar Iowa’da açık farkla birinci olan Newt Gingrich, negatif kampanyanın başlamasından sonra gerilemeye başladı ve önseçimde ancak dördüncü olabildi.
Siyasete para akışı mutlaka şeffaf olmalı
Huffington Post’a açıklama yapan Pennsylvania eski Valisi Tom Ridge, bu saatten sonra Yüksek Mahkeme’nin yeni bir içtihat kararı almasının zorluğuna dikkat çekerek, ‘’Ancak en azından Başkan ve Kongre duruma müdahale ederek, süper PAC’lara 1000 doları aşan her türlü bağış, 24 saati geçmeden internette yayınlanır. Kim kimin hangi kampanyaya bağış yaptığını, kim kimin hangi televizyon reklamlarının arkasında olduğunu bilir demeliler’’ şeklinde konuştu. Ridge, ‘’21’nci yüzyılda isteyen istediği adayın kampanyasına isterse 1 milyon dolar verebilmeli. Ancak bunu, rakipleri de, medya da, kamuoyu da, resmi otoriteler de bilmeli’’ diye konuşarak, super PAC’ların şeffaf olmayan yapısına dikkat çekiyor.
McCain: Yüksek Mahkeme tarihinin en kötü kararı
Öte yandan CBS’e konuşan John McCain de, Yüksek Mahkeme’nin ‘Citizen United davası’ diye bilinen davadaki içtihadını, mahkeme tarihinin en kötü kararlardan biri olduğunu ifade ederek, ‘’Yüksek Mahkeme politikanın cahili. Ben o zaman bu sonucu öngördüm. Politik kampanyalara para akacak. Kaynağı belirsiz, sorumluluğunu kimsenin üstlenmeyeceği para. Şeffaflık yok. Çok para var ve kimse nereden geldiğini nereye gittiğini bilmiyor. Bugün olan bu’’ dedi. Amerikan siyasi literatüründe McCain-Feingold olarak anılan 2000 tarihli yasaya adını veren McCain, o yasa ile politik kampanyalara kişilerin belli bir miktardan fazla para bağışında bulunmasını yasaklanmasına önayak olmuştu. Yüksek Mahkeme ise 2010 yılında ‘Citizen United’ içtihadı ile, kampanya bağış yasaklarının tamamını muğlaklaştırarak fiilen ortadan kaldırmıştı.