Cinnah, Gandhi ve Nehru, toplumları için şans sayılabilecek, üç büyük ve saygın liderdi. Üçünün de hikayesi 20'nci yüzyıl içinde bitti. Ama, üçünün de yüreğine kor bir ateş düşüren 1947 yılı hâlâ sürüyor...
Hindistan ve Pakistan, yanlış istikamette, karanlık ve tehlikeli bir bilinmeze hızla yol alan, frenleri de sağlam olmayan dolmuşa hapsolmuş yolcular gibi.
Yüzlerce üyesi olan Kongre, 20’nci yüzyılda adım adım gücünü ABD Başkanına bırakmaya başladı. Hızla ‘seçilmiş krala’ evrilen ABD Başkanlığı, bir vakum gibi Kongreyi ve Yüksek Mahkemeyi kendi uzantısına dönüştürmeye başladı.
Ağzını açıp da ilk duyuşta ürpertici düzeyde ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcı, aşağılayıcı veya bağnaz bir söz söylemeden kapattığı vaki olmadı. Ama, buna rağmen herkes, onu çok sevdi.
Japon halk inancına göre, bir ağacın çiçek açması, ağaca göklerden bir ‘kami’nin misafir indiği anlamına geliyordu. Yani her ağaç çiçek açtığı dönemde aynı zamanda bir Şinto mabedine dönüşüyordu.
Politik bilimci, patrimonyalizmi, ‘hükümdarın, kamusal olan ile şahsi olanı ayırt etmediği ve devletin bütün imkanlarını, şahsi imkanı gibi gördüğü yönetim’ olarak tanımlıyor.
Korona virüsü salgını, özgür basın ve şeffaflığın, bir ülkenin güvenliğine tehdit olmak bir yana, güvenliğin gerçek garantisi olduğunu bir kez daha gösterdi.
CEMAL TUNÇDEMİR 18 Aralık 2019 ABD Başkanı Donald Trump hakkında Temsilciler Meclisinin başlattığı azil soruşturmasında sona gelindi. Temsilciler Meclisinin Çarşamba veya Perşembe günü soruşturmanın bir görevden alma yargılamasına dönüşüp dönüşmeyeceği hakkında nihai oylamasını yapması bekleniyor. Eğer Temsilciler Meclisinden ‘impeachment’ kararı çıkarsa, Trump’ın görevden alınıp alınmayacağına, ABD Senatosu, büyük olasılıkla 2020 Ocak ayı içinde karar verecek. […]
Yürüyüşünü uydudan takip eden dostları ve NY Times gazetesi Colin’in durduğunu ve saatlerdir hareket etmediğini farketti. Arkadaşı hemen uydu telefonundan mesaj attı. "Sanırım zorlanıyorsun" diyerek ona Simyacı romanından bir alegoriyi hatırlattı. Çölde kalan insanlar sıklıkla, çölün en ücra, en uzak yerlerinde değil, palmiye ağaçlarını görmelerine çok az kala ölürler. Colin'i, sonradan, o an için, ‘Sıklıkla […]