Skip to content
Menu

FBI, ABD’deki İsrail elçiliklerini dinliyormuş…

New York Times, Shami Leibowitz etrafındaki casusluk skandalını yeniden gündeme taşıdı

AMERİKA BÜLTENİ (6 Eylül 2011)

ABD Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın, blogger’lara gizli belge sızdırdığı gerekçesiyle 2010 yılı Mayıs ayında tutuklanan İbranice tercümanı Shamai Leibowitz, hapisten çıktıktan sonra yeniden ABD gündeminde. Leibowitz’in yargılanması ve tutuklanmasının nedeni ABD’de aylardır muamma olarak kalmıştı.

Leibowitz’in bilgi sızdırdığı iddia edilen ‘blooger’ın adı bile mahkeme dosyasında sadece “Recipient A.” ifadesiyle yer aldı. Öyle ki mahkeme hakimi Alexander Williams Jr, bile, ‘’Bütün bildiğim ciddi bir dosya olduğu. Ne olup bittiği hakkında hiçbir fikrim yok’’ diye konuşuyordu. Leibowitz, mahkemede suçlu olduğunu kabul ettiği için en alt sınırdan ceza aldı.

Ve Leibowitz hapisten çıktıktan sonra bu en üst düzey sır perdesinin nedeni anlaşıldı. FBI, Washington ve Birleşmiş Milletlerdeki İsrail elçiliklerini dinliyordu ve Leibowitz bu dinlemelerden elde ettiği bazı çok gizli bilgileri ‘blogger’lara sızdırdığı gerekçesiyle tutuklanmıştı. New York Times gazetesi bugün, sızdırma skandalının, ABD’nin İsrail’e karşı casusluk faaliyetlerini yeniden gündeme getirmesini haber yaptı.

Leibowitz’in belge sızdırdığı iddia edilen blogger’ın ise İsrail’in mevcut sağcı politikalarına karşı açtığı blogla mücadele eden sol görüşlü Yahudi Richard Silverstein olduğu ortaya çıktı. Silverstein, ‘’Tikun Olam (Nizamı Alem)’’ adlı  blogunda, Leibowitz’in tutuklanmasından hemen sonra elindeki belgeleri Seattle’daki evinin bahçesinde yaktığını söylüyor. Silverstein, 200 sayfalık belgelerde, İsrailli diplomatların kendi aralarındaki ve Amerikalı bazı politikacılarla konuşmalarının dökümlerinin olduğunu hatırladığını aktarıyor. Silverstein, Leibowitz’in belgeleri kendisine, İsrail’in İran’a saldırmasından ve bunun bir felakete yol açmasından korktuğu için sızdırdığını kaydediyor. Leibowitz, 2009 yılının Ocak – Ağustos ayları arasındaki görevi sırasında, İsrailli diplomatların Kongre’yi ve ABD kamuoyunu yönlendirme çabalarının endişe verici boyutta olduğuna inanıyormuş.

New York Times’a konuşan ve telekulağı konu edinen Intel Wars kitabı Ocak ayında yayınlanacak istihbarat uzmanı Matthew M. Aid, FBI’ın Virginia eyaleti Quantico şehrinde bulunan ‘’Operasyonel Teknolji Dairesi’nin ABD’deki yabancı diplomatları ve elçilik binalarını dinlediğini ve elde ettiği istihabaratı CIA ve diğer istihbarat birimleriyle paylaştığını belirtiyor. Leibowitz gibi çevirmenler ise FBI’ın Maryland eyaleti Calverton şehrindeki binasında çalışıyormuş. Gazete, bir eski karşı-istihbarat görevlisinin ise, İsrail’lilere yönelik takibin Çin ve Rusya diplomatlarından sonraki en büyük karşı casusluk görevi olduğunu iddia ediyor.

İsrailliler İbranice konuştuklarında kendilerini güvende hissediyormuş

Eski CIA görevlisi istihbarat uzmanı yazar Philip Giraldi ise, American Conservative dergisinin Eylül sayısındaki yazısında Leibowitz’in adının karıştığı skandalın farklı bir boyutuna dikkat çekiyor. Buna göre İsrailli diplomatlar, kendi aralarında İngilizce konuşurken oldukça dikkatli ve tedbirli bir dil kullanıyormuş. Ancak İbranice’de güvende olduklarını düşündükleri için oldukça açık vermişler. Ve Giraldi, Leibowitz’in çevirmesi için önüne gelen telefon kayıtlarından İsraillilerin, ABD medyasında, devlet görevlileri arasında ve AIPAC, Near East Policy gibi kuruluşlar çevresinde bir takım gizli ilişkileri deşifre ettiğini iddia ediyor.

Giraldi’nin aktarımına göre FBI, İsraillilerin ‘algı yönetimi (perception management)’ dedikleri, ancak CIA’nin ‘örtülü operasyon’ olduğuna inandığı,  oldukça kapsamlı bir kampanya çalışmasını da deşifre etmiş durumda.

İsrailli diplomatların çoğu davranış ve girişimlerinin yasadışı olmasına rağmen, Leibowitz’in amirleri, yasal girişimlerde bulunmayınca, Leibowitz’in harekete geçmeye karar verdiğini belirtirken, İsrailli diplomatların bütün çabalarının da, ABD medyasını ve kamuoyunu İran ile savaşa hazırlamaya dönük olduğunu aktarıyor Giraldi.  Diplomatlar bu çerçevede İran’ın nükleer programı ile ilgili dezenformatif bilgileri sızdırıp, ABD’nin İran’ın diplomatik çabalar ve ambargoya cevap vermemesi halinde savaş ilan edeceği ültimatomu verdirmek için uğraşmışlar. Giraldi’nin iddiasına göre Leibowitz, İsrailli diplomatların, bu amaçlarına ulaşmak için, ”başyazı taslakları hazırlayarak gazetelere dayattığı, köşe yazarı, gazeteci ve yorumculara para vererek benzer çizgide yazı yazdırdıkları, AIPAC ve WINEP gibi lobiler aracılığıyla Kongre üyelerini savaşa hazırladıklarına” dair konuşmaların tutanaklarına sahipti.

Dinlemeler sırasında, İsrailli istihbaratçıların en azından bir Kongre üyesine doğrudan temasının ve bu Indiana milletvekilinin de İran karşıtı bir konferansa ev sahipliği yapmaya ve İran’a karşı ambargo konusunda yasa taslağı vermeye ikna edilmesinin teknik takibe yakalandığı belirtiliyor.

Skandal akıllara 2009 yılının bahar aylarında Amerikan istihbaratının İsraillileri takibine takılan bir başka Kongre üyesini getiriyor. Demokrat Partinin Yahudi kökenli California milletvekili Jane Harman’ın İsrail’e ajanlıkla suçlanmış iki Yahudi yöneticinin cezalarının hafifletilmesi konusunda İsrail ajanı olduğundan şüphe edilen bir başka kişiyle yaptığı gizli görüşme, Amerikan istihbaratı tarafından kaydedilmiş ve bu medyaya sızmıştı. Amerikanın elektronik istihbarat kurumu Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından kaydedilen görüşmede, Demokrat Partili California Milletvekili Jane Harman, İsrailli istihbaratçı ile, Amerika’daki en güçlü Yahudi lobisi kuruluşu olan Amerika İsrail İlişkileri Komitesinin (AIPAC – American Israeli Public Affairs Committee) İsrail için casusluk yapmakla suçlanmış iki yöneticisinin cezalarının azaltılması konusunda yapılabilecekleri konuşuyordu.

Etkili politika haber kaynağı Congressional Quarterly(CQ)’de iki eski NSA görevlisi kaynak gösterilerek yer alan habere göre, Harman, İsrail ajanı olduğundan şüphelenilen kişiye, “Eğer sonuç vereceği düşünülüyorsa AIPAC davası konusunda, Adalet Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunabileceğini” söylüyordu. Aynı konuşmada, görüştüğü ajan, Harman’a, bu çabasına karşılık olarak, o dönemde Temsilciler Meclisi azınlık lideri olan Nancy Pelosi’ye Harman’ı Demokratların ezici bir zaferle çıkacağı nerdeyse kesin olan 2006 seçimlerinden sonra Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu başkanlığına ataması için baskı yapma sözü veriyordu. Gazeteye konuşan NSA görevlisi, Harman’ın tedbirli bir şekilde yaptığı telefon görüşmesini, “bu telefon konuşması gerçekleşmedi” cümlesiyle bitirdiğini de aktarmıştı.

Shamai Leibowitz, Adalet Bakanlığının, skandaldaki yasadışılıklarla ilgili dava açmayacağından endişe ediyordu. Bu endişesinde haklı çıktığına dikkat çekiyor Philip Giraldi. FBI’ın kapsamlı takibinden sonra hakkında soruşturma açılan ya da ceza verilen tek bir İsrailli ya da Amerikalı yok henüz.

New York Times’e konuşan Silverstein ise Leibowitz’in ‘gerçek bir vatansever olduğuna’ inandığını dile getiriyor: ‘’Çünkü endişesi İsrail’in İran’a saldırmasıydı. Bu saldırı gerçekleşseydi hem İsrail hem de ABD zarar görecekti’’.

New York Times’a konuşan istihbarat uzmanı Matthew M. Aid, ABD’nin İsrail’leri takibinin yeni olmadığını ifade ederek, ‘’Daha İsrail kurulmadan önce bile takip ediyorduk. Onlar da bizi takip ediyor.” şeklinde konuşuyor.  Aid, takibe takılan İsrail bilgi ve belgelerinin ABD istihbaratı içinde oldukça hassas olarak görüldüğünü, ve bu kayıtlara en üst koruma gerektiren Gamma kodu verildiğini kaydediyor.

1980’li yıllarda AIPAC’a çalışan Douglas Bloomfield ise, FBI’ın İsrail elçiliklerini dinlemesine hiç şaşırmadığını ifade ediyor ve ekliyor: ”Ancak bence bu mantıklı bir kaynak kullanımı değil. Çünkü İsrail’den ABD’nin güvenliğine zarar gelmez.”