Özgürlüğün ikinci kanunu der ki, baskıcı düzenden kurtaran bir değişim, devlet gücünü, bireyin hakları ve özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı, ifade, basın ve protesto özgürlüklerine müdahale edemeyeceği şekilde frenliyorsa gerçek bir değişimdir. Aksi halde, sadece tiranlıkta nöbet değişimidir.
Fransız Aydınlanmasının iki önemli düşünürü Voltaire ve Rousseau, ömürlerinin son çeyrek yüzyıllarını gizli hayranlık-açık nefret-mutlak anlaşmazlık karışımı tuhaf bir yol arkadaşlığında geçirmişlerdi.
Aydınlanma Çağının zirve isimlerinden biri olacak Kant, sonradan ‘Aydınlanma’yı, Horatius’un Latince ‘sapere aude’ şeklindeki sözünü motto olarak benimseyen çağ olarak tanımlayacaktı. ‘Sapere aude’, lafzi olarak ‘bilme cüreti göster’ şeklinde çevrilebilir. Kant’ın kastettiği bilme/öğrenme cüreti ise, harici bir otoritenin (toplum, devlet, ebeveyn, sosyal çevremiz) dikte ettiğini bilme/öğrenme değil, insanın kendi aklını kullanarak bilme/öğrenmeye cesaret gösterebilmesidir. Bilmek/öğrenmek […]
Parlamento, hiç şüphesiz ‘'konuşma hakkıyla’' ilgili bir erk. Halkın konuşma hakkı. Kendi sesinin tanrının sesi olduğuna inanan kralların kulağında ‘anarşi’, ‘başkaldırı’, ‘konuşma terörü’ olarak yankılanan sesin.
Gücünün doruğundaki Henry Ford, Amazonlarda, lastik ihtiyacını karşılamanın yanı sıra, kişisel toplum, ekonomi, doğa ve kültür anlayışının modelini yaratma hayaline kapıldı.
Herkes, Afgan Savaşının ümitsiz bir savaş olduğunda o kadar hemfikirdi ki, Amerikan tarihinin en uzun savaşı olmasına rağmen, paradoksal olarak Amerikan sinema endüstrisinin tarihi boyunca en ilgisiz kaldığı savaş oldu.
Aşırı sıcak hava dalgaları, kuraklık, aşırı yağışlar, karasal iklim coğrafyalarında tropik fırtınalar, okyanuslarda görülmemiş sıklıkta ve büyüklükte kasırgalar, hortumlar, seller, heyelanlar ve orman yangınları… Yaz, artık bildiğimiz yaz değil. Küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişimleri, yaz mevsimini, hızla, yaşamı tehdit eden bir mevsime dönüştürüyor. Türümüzün 11 bin yıllık modern tarihinde ilk kez, kış değil, yaz […]