Skip to content
Menu

‘Bunga bunga’ partileri, Berlusconi’nin peşini bırakmıyor

İtalyan başbakanı Berlusconi’nin başbakanlığı sırasında yaptığı ‘bunga bunga partileri’ 80 yaşında peşini bırakmıyor. Faslı Karima El Mahroug ise bu skandalın ortasındaki diğer isim.

CEMAL TUNÇDEMİR 

(16 Aralık 2016)

İtalyan gece kulüplerinde dansçılık yapan Faslı Karima El Mahroug, 27 Mayıs 2010 günü, Milano’da 3 bin Euro çalınması olayında şüpheli görülerek polis tarafından durduruldu. Sahne adı olarak Ruby Rubacuori (İtalyanca Gönülçelen Yakut anlamına geliyor) adını kullandığı için medyada Rubygate olarak da anılacak skandalın koptuğu gündü bu.

‘Gönül hırsızı yakut’, üzerinde resmi hiçbir kimlik belgesi bulunmaması nedeniyle karakola götürüldü. 18 yaşından küçük olduğu için çocuklara ait adli işlemlere tabi tutuldu. Birkaç saat sonra Mahroug’un sorgusu sürerken bütün karakolu şok eden bir gelişme yaşandı. O gün resmi bir ziyaret için Fransa’da bulunan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Paris’ten Milano Emniyet Müdürü’nü bizzat arayarak kızın serbest bırakılması için baskı yapmaya başladı. İtalya başbakanı gözaltındaki kızın, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in bir yakını olduğunu ve diplomatik kriz çıkmasını istemediğini iddia ediyordu.

Berlusconi’nin gün içinde birkaç kez daha bizzat aramasından sonra gözaltındaki kız kendisini almaya gelen İtalyan televizyon ünlüsü Nicole Minetti’ye teslim edildi. 1985 doğumlu Minetti, Berlusconi’nin televizyonlarında program yapıyordu. Hiçbir politik deneyimi olmamasına rağmen 2010 yılında Berlusconi’nin partisince aday gösterilerek yerel meclise seçilmişti.

Ancak bu olay karakolda bir sır olarak kalmadı ve kısa sürede gazetecilere sızdı. Medya, olayın üzerine gidip de kızın kimliğini araştırdıkça, Mısır devlet başkanı ile bir akrabalığı olmadığını ama bir başka başbakanla yakın ilişkisi olduğunu ortaya çıkardı. O yıl 74 yaşında olan İtalyan başbakan Berlusconi, o yıl daha 17 yaşında olan Faslı kızla zaman zaman beraber oluyordu. Reşit olmayan kızla seksin yasal müeyyidesi vardı. Ve o gün için Berlusconi ile hapis arasındaki tek engel bu kızın vereceği ifadeydi. Ruby veya resmi adıyla Mahroug, savcılığın teknik takibine takılan telefon konuşmalarında arkadaşlarına Berlusconi ile yattığını söylediğini kabul etti ancak bunları uydurduğunu iddia etti. İtalyan başbakanı ile hiç yatmadığını ancak muhtelif zamanlarda Milano yakınında verdiği partilere katıldığını ve başbakanın buralarda kendisine bol para ve mücevher ‘hediye ettiğini’ ileri sürdü. Berlusconi en azından o gün için rahat bir nefes aldı. Ancak savcı elindeki deliller ve makul şüphesi ile olayın peşini bırakmadı.

2011 yılı Ocak ayında Başbakan Berlusconi hakkında, ‘18 yaşından küçük kızlarla para karşılığı ilişki kurma‘ suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Aynı yılın 6 Mart’ında televizyon sunucusu Emilio Fede ile şöhret simsarı Dario Mora, Başbakanın ‘bunga bunga’ olarak adlandırılan özel seks partilerine yaşı küçük kızları pazarlamak için bir şebeke kurmak suçlamasıyla soruşturmaya dahil edildiler. Soruşturma dosyasına göre Fede, Faslı Mahroug’u 2009 yılında Sicilya’da jüri üyesi olduğu bir güzellik yarışmasında keşfetmişti. Sonra da genç kızı, Başbakanın seks partilerine para, pahalı hediyelere ya da TV dünyasında kariyer garantisiyle katılacak kızların ‘perdeleme merkezi’ olan Mora’nın ofisine Milano’ya yönlendirmişti.

Yargılama sonunda Berlusconi 24 Haziran 2013 günü yaşı küçük kızlarla fuhuş yapmaktan 7 yıl hapis cezasına ve ömür boyu kamu görevinden men cezasına çarptırıldı. Yargılamada savcı, Berlusconi’nin Faslı kıza bugüne kadar toplam 7.8 milyon dolar ‘hediye ettiğin’ tespit etti. Nadia Macri adlı bir başka kadın da parti başına 14 bin dolar ve mücevherler hediye aldığını savcıya itiraf etti.

İddialar ve soruşturma hakkında kendisini ”Bırakıp gitmem. Bu ülkeyi komünistlere bırakmam” diye savunan Berlusconi hükmü temyize taşıdı. Berlusconi’nin bir yardımcısı da Mahroug’un Hüsnü Mübarek’in yakını olduğu konusunda başbakana yanlış bilgiyi kendilerinin verdiğini ileri sürdü. Başta Mahroug olmak üzere davada adı geçen diğer küçük kızlar iddiaları reddedip şikayetçi olmayınca ve yargıç Berlusco’nin Ruby’nin 18 yaşından küçük olduğunu bilmediği ifadesini inandırıcı bulunca, adı temyiz aşamasında dava dosyasından çıktı. Berlusconi, medaya ise ‘bunga bunga’ partilerini, ”Kızlar, kadınlar doğaları gereği teşhircidir. Teşhiri severlerşeklinde savunacaktı. Malikanesinde verdiği değişik yemek davetlerinin ardından konuklarıyla malikane içindeki diskoteğe geçtiklerini ve burada eğlendiklerini ancak bunun ‘tam bir orji partisi olmadığını’ söyledi.

Ancak işin eğlence kısmından çok ‘başbakanlık gücünün suistimali” ve yaşı küçük kızları partide kullanmasıyla ilgilenen savcılık Berlusconi’nin peşini bırakmıyor. 2016 Ekim ayında savcılık, Berlusconi ile beraber yargılanan ve aralarında ‘gönül çelen Ruby’ lakaplı Karima El Mahroug’un da olduğu 23 kişi hakkında, Berlusconi’yi korumak amacıyla, yemin altında oldukları mahkemeye yalancı şahitlik yapmaktan yeniden dava açtı. Berlusconi daha önce soruşturmaların başlamasından sonra bu kızlara yüklü miktarda para ve mücevher verdiğinin tespit edilmesini, ‘Dava nedeniyle davetlerime katılmış eski misafirlerimin yaşamları alt üst oldu. Onlara bu zor günlerinde destek olmak istedim’ şeklinde savunmuştu. Haziran ayında açık kalp ameliyatı olan 80 yaşındaki Berlusconi ise sağlık gerekçesiyle Ekim ayındaki duruşmaya katılamadığı için onun işlemi geriye bırakılmıştı. 15 Aralık 2016 Perşembe günü, Milano savcısı, Berlusconi’yi de söz konusu davadaki tanıkları ve zanlıları para ve tehdit ile susturduğu iddiasıyla dava dosyasına katılması için mahkemeye başvurdu. Yargıcın, Berlusconi’nin de yargılanıp yargılanmayacağına davanın 11 Ocak’ta başlayacak ilk duruşmasında karar vermesi bekleniyor. İtalyan tarihinin gelmiş geçmiş en tartışmalı başbakanı, hakkındaki sayısız davadan bugüne kadar sıyrılmayı başardı. Kurtulmayı başaramadığı tek yargılama vergi usulsüzlüğü yaptığını hükme bağlayan dava oldu ve milletvekilliği de bu dava nedeniyle düştü.

Berlusconi’nin Milano yakınlarındaki malikanesinde evsahipliği yaptığı ve hem İtalya’dan hem de dünyanın değişik ülkelerinden birçok etkili ve şöhretli isminin de zaman zaman katıldığı iddia edilen grup seks partilerine ‘bunga bunga’ deniyordu. Stanley Kubrick’in ‘Eyes Wide Shut (Gözleri Tamamen Kapalı)’ filminin sinema tarihine geçen, ‘’gizli bir topluluğun maskeli seks partisi’’ sahnesini andırdığı için bu filmle birlikte anılır oldu bu partiler. Savcılığın bugüne kadar bu partilerde ‘görev aldığını’ tespit ettiği genç kız sayısı 33. Bunların kendi aralarındaki telefon konuşmalarında, partiye Berlusconi’nin sahibi olduğu ‘Milan AC’ futbol takımının formasıyla katılıp sonradan soyundukları da medyaya yansıdı. Bazı kızlar ise rahibe elbisesi ile katıldıklarını itiraf etti.

Berlusconi’nin bu partileri Akdeniz’in güneyindeki komşusu Libya’nın öldürülen diktatörü Kaddafi’den öğrendiği iddia ediliyor. Kaddafi’nin benzeri partilerine ise Zenga Zenga deniyordu. Seks partisi bağımlılığı, Berlusconi ve Kaddafi’nin, hükümeti yönetmenin yanı sıra birçok şirkete, medya organına, spor kulübüne doğrudan ya da dolaylı sahip olmaları dışında ortak yönetici özelliklerinden biriydi… Bunga bunga veya zenga zenga, kontrolsuz, denetimsiz keyfi iktidarlardan erkek muktedirlere bulaşan bir cinsel hastalık. Nitekim, Kaddafi’nin etrafındaki tamamı kadınlardan oluşan koruma ordusunun, bu psikopat albayı korumaktan daha önemli bir görevi daha olduğu da Arap baharından sonra öğrenilecekti; Ülkenin liderine gün içinde istediği her an ihtiyacını gidermesi için kendilerini sununuyordu bu kadın korumalar.

‘Bunga Bunga’ partilerinin içeriği ve çok önemli katılımcılarının isimleri hala sır kalmaya devam ediyor. Malikane kapılarının ardından kamuoyuna yansıyan bilgiler çok sınırlı. Bunlardan bazıları da bu partilere katılmış kadınların teknik takibe takılmış telefon sohbetleri. Dava dosyasına giren tapelerden birinin çevirisini, 2013 yılında paylaşmıştım. Bir fikir vermesi açısından aşağıya bir kez daha alıyorum:

(Kadınlar savcı tarafından TM ve BV şeklinde kodlanmış.)

TM: Evsahibi gecenin kıvamını belirliyor ve ona göre davetli listesi hazırlıyor. Bu nedenle 20’li yaşlarının civarında epey kız vardı. Hayal bile edemezsin.

BV: Hayır, sadece gazetelerde yazılanları hayal edebiliyorum.

TM: Evet, ama inan bana gazeteler gerçeğin çok azını tasvir ediyor. Hatta O’na en sert şekilde saldıranlar bile. Çok çok daha kötü. Çok daha üzücü ve hatırladığımda ağzımda çok acı bir tat bırakacak kadar. Korktuğumdan değil, gizeminden dolayı.

BV: Oradaki insanlardan dolayı mı yoksa Ondan dolayı mı?

TM: Ondan dolayı. Bana özel ilgi gösterdi. Herkesle tanıştırdı bana şarkılar söyledi. Ancak, benim gözümden düştüğünü farketmedi bile. Biliyorsun işte, komik bile olamayan ucuz yüzeysellik.  ‘Eyes Wide Shut’ filmindeki kadar bile sofistike ve iyi kariografiye edilmiş değildi. Herkesin gözünün önünde, birbiri ardına bir dizi iğrenç şey, sanki doğalmış gibi gerçekleşiyordu.

BV: Yemek masasında mı?

TM: Evet, daha masadayken. Sonra disko gibi bir yere geçtik. Ve ortam tam bir kerhaneye dönüştü. Anlamadığım yüzümüze karşı yapılmasıydı. Sonunda ihtiyar biri (Berlusconi). Belli bir yaşın adamı.

Konuşmalarını dinlediğinde hakkında yanılıyorsun. Kendisini iyi pazarlayan biri. Ama o gece bana bir karikatür gibi göründü.

BV: Kendi kendisinin karikatürü…

TM: Kesinlikle, çok üzücü çok çirkin. Belli bir tavrı muhafaza eder diye düşünüyordum. Hiç öyle olmadı. Çok aşağı bir düzey sergiledi ve beni üzdü. Hiç ihtiyacı yoktu buna.

BV: Bari iyi yemek yedin mi? (gülüyor), Esas onu söyle…

TM: Asıl ortam yemek için kurulmamıştı aslında. Güzel dizilmiş bir sofraydı ancak yemek çok basitti. Buna rağmen çok lezzetliydi. Kapri meze, makarna, iyi risotto, ızgara tavuk ve parmejan…

BV: iyi miydi?

TM: Evet, evet, basit ama çok iyiydi.

BV: Etrafta aile üyesi falan yok muydu?

TM: Hayır, hayır, bir düşünsene olduğunu…

BV: Çoluk çocuk, kimse?

TM: Kesinlikle, inşallah böyle bir şeyden haberleri de yoktur.

BV: Ancak mümkün mü duymamaları, duymazlıktan geliyor olmalılar…

TM: Sonunda ona şunu söylemek isterdim: ‘Bak, kendini düşün en azından, daha iyi şeyler yapamaz mısın?’

BV: Kimsesi olmadığını düşünmüyorsun değil mi? Zannederim, psikolojide bu tür vakalar çok karmaşıktır. Yani, senin bu halin için endişe edecek etrafında tek bir kişi bile mi yok? Yoksa, kimsenin senin hakkında ne dediği umurunda bile olmayacak kadar ukala ve kibirli misin?

TM: Ya da, bu kadar gücün varsa, herkes sadece senden ne koparacağıyla ilgilenir.

BV: Gördüklerinden aldığın hisseyi merak ediyorum. Evine döndüğünde ne düşündün?

TM:  Herşey bana şunu düşündürdü: Bu kadar parası ve kontrolsuz gücü olan, istediği herşeyi yapabilecek düzeye çıkan her adam, bu şekilde yaşamaya alçalıyor. Yani, samimiyetle ben vaktimi çocuklarım ve yeğenlerimle geçirmeyi tercih ederdim.

BV: Azize!

TM: Diyeceğim o ki, nihayetinde fazladan tatiller, istediğinde alabildiğin el çantaları.. Bir süre sonra bunlar seni tatmin etmeye yetmiyor. Şunun çok net farkına vardım; Bu yaşam tarzına girdiğinde, sonunda sürekli ‘daha fazlasını’ isteyen biri oluyorsun. İşte görüyorsun, hayatta herşeye sahip olduğu halde bunu asla yeterli göremeyen kızları. Hediyeler istiyorsun, sonra bazı ünvan ve makamların peşine düşüyorsun, sonra, yardım isteyen kardeşlerin, akrabaların var, kesinlikle senin elinden, kontrolünden çıkıyor yaşamın…

CEMAL TUNÇDEMİR‘i Twitter’dan takip edebilirsiniz