Skip to content
Menu

Amerikalıların üçte ikisinin interneti tek bir şirketin elinde

AMERİKA BÜLTENİ (21 Aralık 2017)

ABD, her fırsatta serbest piyasa ve rekabet ülkesi olmakla övünen ve bunun propagandasını yapan bir ülke. Ancak iş çağın teknolojisi olan interneti kullanmaya geldiğinde serbest piyasa ve rekabet ortamını yansıtmaktan çok uzak bir manzaraya sahip.

Her şey, 1960’lı yıllarda, televizyonları, hava şartlarından etkilenmeyecek bir görüntü kalitesiyle izleme imkanı sunacak kablolu televizyon yeniliğiyle başladı. Bütün sokakları kazıp kablo döşemek oldukça pahalı bir yatırımdı ve kablolu TV hizmeti sunan şirketler de henüz bugünkü kadar büyük değildi. Yerel yönetimlerce kendi şehirlerine, bölgelerine de ağ kurmaları için teşvik edildiğinde bu şirketler, ‘bütün sokakları kazıp kablo döşemek çok pahalı, eğer benden başka şirketin girmesine izin vermeyecekseniz, kablo ağı kurarım’ şartıyla yatırımlarını yaptılar.

Bir çok Amerikalı ise, kablo aboneliğine ödeyeceği belirtilen faturanın her ay biraz daha kabarması gibi bir soruna, ‘’Tamam aboneliğimi iptal edin, başka şirkete abone olacağım’’ diye itiraz ettiğinde, ‘ikinci bir şirket olmadığını’ acı gerçeğini öğrendi.

Başlangıçta bu tekellerden çok sayıda vardı. O yüzden de pek sorun yaşanmıyordu. Ancak. zamanla İki şey oldu:

  • İnternet diye bir şey icat edildi ve internet hizmetinin de evlere en iyi bu TV kablo ağları ile ulaştırılabileceği görüldü.
  • Bu küçük tekeller birleşti birleşti birleşti ve sonunda Comcast, Time Warner, Verizon, AT&T ve Cox gibi birkaç firmanın yer aldığı sayıca daha az ve abone sayısınca çok daha büyük tekeller oluştu.

Amerikan Federal İletişim Kurulu FCC’nin geçtiğimiz günlerde, internet sağlayıcı firmalarının (ISP), internetin içeriğine müdahalesini yasaklayan ağ tarafsızlığı kuralını kaldırmasını internet özgürlüğü açısından vahim hale getiren de işte bu tablo.

Amerikan halkının dörtte üçü, sadece tek bir kablolu internet ve TV sağlayıcı şirketin hizmet verdiği yerlerde yaşıyor. Yani, interneti kendi tercihlerine göre kullanma özgürlüğünden yoksunluğu kabullenmekle tamamen internetsiz kalma seçeneklerinden birine mahkum edilmiş durumda. ABD’de birden fazla ISP arasında tercih yapabilme özgürlüğüne sahip yerleşim mahalli  oranı yüzde 30’un biraz altında.

Ağ tarafsızlığı kuralı ile, ISP firmaları, internetteki bütün sitelere eşit olanak sağlamak zorundaydılar. Her hangi bir siteyi kayıramıyor, başka bir siteye erişim hızını düşüremiyorlardı. Ancak şimdi, örneğin Comcast firması, Hulu’ya aboneliği teşvik için Netflix’in hızını film izlemeyi imkansız hale getirebilecek düzeye düşürebilecek. Comcast abonelerinin, eğer filmleri cep telefonumdan izlerim demiyorlarsa Hulu’ya abone olmaktan başka şansları olmayacak.  Örneğin Verizon, kendi video paylaşım sitesi Go90’ın hızını en üst düzeye çıkarıp, YouTube, Vimeo, Vevo gibi sitelerin erişim hızını düşürebilecek, ve eğer aynı hızda erişim istiyorlarsa bu sitelerden ekstra para talep edebilecek. Washington Post gazetesinin yayınlarını beğenmeyen bir ISP firması, bu siteye erişimi, dakikalar boyunca ‘sayfa yükleniyor’ evrenine taşıyarak, oldukça düşürebilir.

Şimdi Amerikan halkının internet özgürlüğünü ve internet sitelerinin eşitliğini yok eden bu uygulamaya karşı tek umutları mahkemeler. Birçok kişi ve organizasyon FCC’nin kararına karşı davalar açtılar. Bir yandan da aksi bir durumda, uydu internet, kablosuz internet seçenekleri üzerinden alternatif çözümler bulma çabası da daha yoğunlaşmış durumda.

AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter’dan takip edebilirsiniz