NOT: Aşağıdaki yazı, Tempo Travel dergisinin 2018 Sonbahar sayısında Cemal Tuncdemir imzalı ‘Kızılderili Ülkesi‘ başlıklı yazıdan derlendi.
‘Kızılderili Rezervasyonu’, ABD federal hükümetince resmen tanınan bir yerli kabilenin egemenliğindeki toprakları ifade ediyor. ABD yasal literatüründe bu rezervasyonlardan her biri için bazen ‘Kızılderili yurdu’ anlamında ‘Indian Country’ deyimi veya ‘dahili bağlı ülke’ anlamında ”domestic dependent nations” nitelemesi de kullanılıyor. ‘Rezervasyon’ adlandırması, ABD Anayasasının yapıldığı dönemde, her kabile kendi başına egemen bir yapı kabul edildiği için, yaşadıkları veya avlandıkları bölgelerin o kabileye ‘rezerve’ olduğunu tanımlamak için kullanılmasıyla doğdu. ABD’nin erken dönemlerinde kabilelerle yapılan anlaşmalarda da bu alanlara ‘rezervasyon’ atfı yapılınca bu, genel bir isme dönüştü.
Ancak ABD hükümeti, bazen Avrupa kökenli yerleşimcilere yer açmak, bazen de kabileleri yerleşik yaşama geçirip asimile etmek için 1830’lardan itibaren uygulamaya başladığı tehcir politikalarıyla Kızılderilileri yaşamaya zorladığı federal hükümetçe belirlenmiş yerleri de bu şekilde adlandırmaya başladı. Yani, günümüz rezervasyonların bir kısmı o kabilenin doğal ve tarihi yaşam alanında bulunurken bazıları ise zorla yerleştirildikleri yerlerde…
ABD’de toplam 326 Kızılderili Rezervasyon Bölgesi var. Federal hükümetin resmen tanıdığı 573 kabilenin tamamı rezervasyon sahibi değil. Bazı büyük kabileler birden fazla rezervasyon sahibiyken, bazı küçük kabileler bir rezervasyonun topraklarını paylaşmak durumunda… Bütün rezervasyonların toplam yüzölçümü ise Türkiye’nin yüzölçümünün üçte birinden biraz daha az, 227 bin kilometrekare. Ancak günümüzde Kızılderili nüfusunun sadece beşte biri rezervasyonlarda yaşıyor.
Kızılderililerin ABD vatandaşı olarak hukuksal statüsü nedir?
Her ne kadar, federal hükümet ile kabileler arasındaki ‘eşit taraflar’ olarak anlaşmalar çağı 1871 yılında sona erse de, ABD Yüksek Mahkemesinin başkanı John Marshall’ın 1830’lu yıllardaki, ‘’Her kabile ayrı bir ulus statüsüne sahiptir ve kendi kendini yönetme hakkı mahfuzdur’’ içtihadı günümüzde hala Rezervasyonların hukuksal statüsünün temelini oluşturuyor. Bundan dolayı da federal hükümetin yasal olarak tanıdığı her kabilenin yönetimi ile Amerikan federal yönetim arasındaki ilişki ‘hükümetler arası ilişki’ olarak nitelendiriliyor.
Kızılderili rezervasyonlarının vatandaşlarına, 1924 yılında ABD vatandaşlığı verildi. O tarihten beri kabile vatandaşlığı ile birlikte çifte vatandaşlık sahibi sayılıyorlar. ABD seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına sahip olmak, federal yardımlardan yararlanmak, eğitim, sosyal güvenlik, pasaport sahibi olmak gibi tüm vatandaşlık haklarından da yararlanabiliyorlar. Eyalet vergilerinden muaf olmak, federal gelir vergisinden muaf olmak gibi ayrıcalıkları ise rezervasyon arazisi ve oradan elde ettikleri gelirlerle sınırlı. Rezervasyon dışında yaşayan bir Kızılderili, normal bir vatandaşın tüm yasal ve vergi mükellefiyetleri ile bağlı.
Rezervasyon bölgelerindeki toprağın yönetimi, kullanımı, neredeyse tamamında demokratik seçimle belirlenen kabile konseylerince yerine getiriliyor. Her rezervasyon bir ‘iç ülke’ gibi olduğundan, kendi ceza ve hukuk mahkemelerini, adli ve asayiş kolluğunu kurabiliyor. Vergi tesis edebiliyor. Kabile vatandaşlığının kurallarını kendisi belirleyip, resmi kimlik kartı, sürücü belgesi, ruhsat verebiliyor. Ancak eyaletleri bağlayan anayasal kısıtlamalara onlar da tabi. Yani bir rezervasyon hükümeti, savaş ilan edemiyor, yabancı ülkelerle hükümetler arası ilişki kuramıyor, para basamıyor.
Kimin Kızılderili olduğu nasıl belirleniyor?
Rezervasyon vatandaşlık kimliği ABD çapında geçerli resmi bir kimlik olduğundan kimin okabileden olup olmadığını belirlemek çok önemli hale geliyor. Rezervasyon vatandaşların kimliklendirmede, kısaca BQ denen ‘Blood Quantum (kan bağı oranı)’ ölçütü kullanılıyor.
Örneğin hem anneniz hem babanız o kabilenin üyesiyse ‘safkan’ sayılıyorsunuz. Ebeveynden biri kabile üyesi değilse BQ’nüz ½ oluyor. Her kabile hangi orandaki BQ’ye sahip olanları vatandaşı yapacağına kendisi karar veriyor. Bazı kabileler 1/16’ya kadar vatandaş sayıyor. Yani büyük
büyük dedeniz yerli ise sizi de yerli kabul ediyor. Kimlik kartlarında yer alan BQ oranı Kızılderililer arası bir tartışma konusu. Bazısı bunun büyük mağduriyetlere yol açtığına inanıyor bazısı ise kabilenin kimlik ve soyunu sürdürmenin tek yöntemi olduğuna..
Rezervasyonların ekonomisi neye dayanıyor?
Kabilenin kimliği ve geleneklerini korumak için uzun süre izole kalan rezervasyonlar, bunun neden olduğu işsizlik ve yoksulluğa karşı son yarım yüzyılda farklı çözüm arayışlarına girdi.
Bulundukları eyaletlerin yasalarına ve özellikle de satış vergilerine tabi olmamanın avantajlarını kullanma yoluna gittiler. Sigara satış noktaları ve benzin istasyonları kurdular. 1979 yılında Florida’daki Seminole kabilesi, eyalette yasak olan kumarhaneleri kendi bölgesinde açıp büyük bir gelire kavuşunca birçok rezervasyon bu alanda yatırım yapmaya başladı. Günümüzde ‘Rezervasyon’ denince bir çok kişinin aklına ‘kumarhane’ ve ‘sigara’ gelmesi bundan. Bugün 28 eyalette 224 kabileye ait 350’den fazla kumarhane merkezi, yıllık 20 milyar dolardan fazla bir gelir sağlıyor. Ancak bu gelir çoğunda, rezervasyon için yeniden yatırıma dönüştürülüyor ve dolaylı bir refah kaynağına dönüşüyor. Örneğin Cherokee kabilesi, kumarhanelerden elde ettiği gelirin yüzde 75’ini vatandaşlarının ekonomik düzeyini yükseltmek için kurulan iş büyütme fonuna devrediyor. Bu fon da kabile vatandaşlarına yeni istihdam alanları açıyor. Oklahoma’daki Creek kabilesi, doktor ve hemşirelerinden hasta bakıcılarına kadar Kızılderililerden oluşan hastaneler inşa etti. Ojibwe kabilesi, çocukları İngilizcenin yanı sıra Ojibwe dilini de akıcı şekilde konuşabilecek şekilde yetiştirecek okullar açtı.
Sadece 73 kabilede kumarhane geliri doğrudan kabile üyelerine pay ediliyor. Dolayısıyla 500’den fazla kabilenin olduğu Amerika’da hepsinin ‘kumarhaneci’ gibi görülmesi önyargısı Kızılderililer için bir rahatsızlık kaynağı.
Kaldı ki ekonomik gelir kumarhane sektörüyle sınırlı değil. En yaygın gelir kaynağı turizm. Bunun yanı sıra, eyalet vergilerinden muaf oldukları için birçok rezervasyon, daha ucuz hizmet olanağı veren konferans merkezleri, golf parkları, karavan park tesisleri kurdu. Tarımdan, otomobile, sanayi ve yazılım üretimine kadar oldukça farklı alanlarda yatırımlar yapan rezervasyonlar var.
Bazı rezervasyonlar ekonomik yatırımları ile dünyaya da açılmış durumda. Örneğin Florida yerlisi Seminole ulusu, bugün 74 ülkede yüzlerce hotel, cafe ve kumarhaneyi barındıran Hard Rock Cafe zincirini 2007 yılında satın aldı.
Rezervasyon gelirleri, her rezervasyonun kendi anayasasının belirlediği yöntemle ya vatandaşlarına maaş olarak dağıtılıyor veya ortak refah için yatırıma dönüştürülüyor.
Kızılderililer ile ilgili bazı isimler
Kızılderili: Avrupalılarca 18 ve 19’ncu yüzyılda bütün yerliler için kullanılan ‘Red Skin’ ifadesinin tam Türkçe çevirisi. Ancak günümüzde ‘Kızıl derili’ isimlendirmesi ABD’de aşağılayıcı ve ırkçı bir ifade görüldüğünden kullanılmıyor.
Indian: ‘Hintli’ anlamına geliyor. Amerika’yı keşfeden ilk Avrupalı olan Kolomb, 1492’de Hindistan’a geldiğini düşündüğü için karşılaştığı yerlilere Hintli deyince ‘Indian’ ismi de tarih içinde bütün yerlilerin genel ismine dönüştü. Ancak Kızılderililer ve resmi metinler tarihi bir yanlış anlamanın ürünü olsa da bu isimlendirmeden vazgeçmedi.
Native American: 1970’li yıllarda yükselen aktivizmle ‘Native (yerli)’ isimlendirmesi de yaygınlaştı. Günümüzde ABD ana karası, Hawaii ve Alaska’daki Kızılderililer için ‘Native American’ ifadesinin kullanımı yaygın.
Barış çubuğu: Kızılderililerin kutsal tören piposudur. Her kabilede böyle bir gelenek olmadığı gibi olanların hepsinde de ismi farklıdır. Plato Kızılderilileri arasında kullanılan ‘şanunpa’ ve beyazların sıklıkla kullandığı ‘calumet’ en popüler isimleridir. Kinnikinnik denen bir tütün ve ot harmanı ile hazırlanıyor. Daha çok barış anlaşmaları sırasında anlaşmaya varıldığında veya savaş kararı alındığında törenle ve elden ele dolaştırılarak sırayla içilir.
Pow-wow: Büyük Plato Kızılderililerinin dinsel ve kültürel dans buluşmasıdır. Günümüzde ABD’deki kabilelerin çoğunda bir gelenek olarak yılın belli zamanlarında gerçekleştirilir. Hayalet Dansı ve Güneş Dansı gibi bazı pow-wow’lar Kanada’da 1950’lere ve ABD’de 1970’li yıllara kadar yasaktı. Günümüz pow-wow’larında gençleri kültüre özendirmek için gruplar arası ödüllü dans yarışması da yapılıyor.
Adobe: Kerpiçten veya killi çamurdan yapılmış Kızılderili evleri.
Pueblo: Adobe binalardan oluşan Kızılderili köyleri.
Tepee: Çoğunlukla huni şeklinde Kızılderili çadırı.
Wigwam: Çoğunlukla çalılardan inşa edilen kubbeli Kızılderili evleri.
Günümüz Amerikasında Kızılderililer
Kızılderili denince hepimizin aklına gelen belli bir fiziksel görünüm var. Ancak günümüz Kızılderililerin nerdeyse tamamı kıyafet olarak bu klişe görünümün dışında insanlar. Yine, evlilikler nedeniyle siyahi, sarışın, Asya görünümlü çok sayıda Kızılderili de var. En çok yakındıkları konulardan biri ‘Kızılderili’ dendiğinde herkesin onları homojen tek bir sosyal grup olarak düşünmesi. Birbirlerinden çok farklı diller konuşuyorlar. Çok farklı geleneklere sahipler. Sadece Apaçiler bile 9 ayrı ana gruba ayrılıyor.
Hala yoksulluk ve alkolizmin pençesinde yaşayanları olduğu gibi günümüzde artık, astronot Kızılderili de var, çok uluslu şirket CEO’su, ABD Kongresi üyesi, spor yıldızı, nükleer fizikçi veya Amerikan ordusunda general olanı da…
Üç milyonu aşkın safkan ve 2 milyon kan bağlısıyla 5 milyonu aşkın Kızılderili nüfusunun üçte biri California, Arizona ve Oklahoma eyaletlerinde yaşıyor. Bununla beraber son 70 yıllık süreçte Kızılderililerin çok büyük bölümü rezervasyonların dışına taşındı. Kızılderili nüfusunun yüzde 78’i başta Minneapolis, Denver, Albuquerque, Phoenix, Tucson, Chicago, Oklahoma City, Houston, New York City, Los Angeles ve Rapid City olmak üzere kentlerde yaşıyor. 1940 yılında bile bu oran yüzde 8’di.
Navajo’ların, 1968 yılında Arizona’da kurdukları Navajo Üniversitesi (Dine College), Kızılderililere ait ilk üniversite oldu. Günümüzde Kızılderili kabilelerine ait 32 üniversite var. 2000’lerin başından itibaren ise neredeyse her kabile kendi dilini yeni kuşaklara da aktarmak için ‘dili yeniden canlandırma’ okulları kurmaya başladı. Bunun sonucunda da kabile dillerini akıcı şekilde konuşabilen yeni bir genç kuşak oluştu.
Bazı önde gelen Kızılderili ulusları
NAVAJO’lar: ABD’nin güneydoğusunda Arizona, New Mexico ve Utah’a yayılan coğrafyanın sakinleri olan Navaho ulusu, 300 bini aşkın safkan üye sayısı ile ABD’nin en büyük kızılderili nüfusunun ve üç eyalete yayılan 71 bin kilometrekarelik rezervasyonları ile de ABD’deki en büyük rezervasyonun sahibi konumunda. Kendilerine ‘Diné’ ülkelerine ise Diné Bikéyah diyorlar. Arizona eyaletinin Window Rock kenti Navaho ülkesinin merkezi.
APACHE’ler: Günümüzde Oklahoma ve Texas’ta toplulukları ve Arizona ve New Mexico eyaletlerinde ise rezervasyonları var. Apaçiler, ABD ve Meksika ordularına karşı savaşları ve ünlü reisleri Geronimo ile dünyada en fazla bilinen Amerikan yerli uluslarından biri. Navahoların komşuları, akrabaları ve baş düşmanı.
COMANCHE’ler; Geçmişte Büyük Plato’nun orta ve güney kesimlerinde, günümüz Texas eyaletinden bile büyük bir alana yayılan ‘Comencheria’ denen coğrafyada varlık gösterdiler. Günümüzde tarihi Komençeriya kapsamında kalan kuzey Batı Texas, güneydoğu Colorado, doğu New Mexico’da yaşıyorlar. 15 bini aşkın nüfusa sahip Komançi ulusunun ana merkezi ise Oklahoma’nın Lawton kentinde bulunuyor. Her yıl Temmuz ayı ortasında Oklahoma’nın Walters kentinde gerçekleşen büyük Komançi buluşması bu ulusun kültürüne meraklı olanlar için iyi bir fırsat sunuyor.
CHEROKEE’ler: Appalachian dağlarının güney yakasındaki eyaletlere yayılan Çeroki’ler, Iroquois kabilelerin en büyüğü olmanın yanı sıra, 300 bine yakın resmi vatandaşı, 800 bine yakın kan bağlısıyla, ABD’deki en kalabalık ikinci Kızılderili ulusunu oluşturmaya devam ediyorlar. Sabit yerleşime sahip oldukları ve tarım yaptıkları için 19’ncu yüzyılda ‘uygarlaşmış’ sayılan 5 kabileden biri olarak görüldüler. Daha 1817’de Kongre’nin bu kabileye ABD vatandaşlığı yolu açmasıyla, bu statüye sahip, Avrupa kökenli olmayan ilk büyük topluluk oldular. Günümüzde Oklahoma’nın Tahlequah kenti en büyük Cherokee merkezi. Arkansas ve Kuzey Carolina eyaletleri de Cherokee nüfusunun hala topluluk halinde yaşamaya devam ettiği yerler arasında.
CHEYENNE’ler: Akrabaları olan Arapaho’lar ile birlikte önemli Kızılderili uluslarından biri. Günümüzde güney Şayenleri Oklahoma’nın batısında ve asıl büyük grubu oluşturan kuzey Şayenleri ise Wyoming ve Montana’daki rezervasyonlar ve çevresinde yaşıyor.
SIOUX’lar: Büyük Plato’nun kuzey yakasının sakinleri olan Siyular, lehçeleriyle üç ana gruba ayrılıyorlar: Dakota, Lakota ve Nakota… Günümüzde her kuzey ve güney Dakota eyaletlerinin yanı sıra Nebraska, Montana ve Minnesota’ya yayılmış durumdalar. Oturan Boğa, Kızıl Bulut, Çılgın At, Benekli Kuyruk gibi efsaneleşmiş reisleri ve savaşları nedeniyle, ‘Kızılderili’ dendiğinde dünyada akla gelen ilk kabile.
OJIBWE’ler: Kanada’nın orta-güney kesimleri ile ABD’nin Michigan, Wisconsin, Minnesota eyaletlerinde yaşayan Ojibwe’ler günümüz Kanada’sında Cree’lerden sonra en kalabalık ikinci ve ABD’deki beşinci yerli ulusu.
Ve diğerleri…
Oklahoma’dan Kansas ve Nebraska’ya uzanan coğrafya da meskun Iowa’lar; Arizona’da meskun Hopi’ler; Kendi dillerinde isimleri ‘mavi-yeşil-su’ anlamına gelen ve Büyük Kanyon civarında yaşayan Havasu’lar; Idaho merkezli Nez Perce’ler; New York’un kuzey kesimlerinde Hudson nehri havzasında yaşadıkları için isimleri kendi dillerinde ‘büyük nehir insanları’ anlamına gelen ve Son Mohikan filmiyle dünyaca ünlenen Mahican’lar; New York ve çevresinde hala varlıklarını sürdüren Lenape’ler; Yine New York eyaletinin batı kesimleri ile Pennsylvania’nın kuzey doğu kesimlerinde meskun Seneca‘lar ve Mohawk‘lar; Tarihte genel olarak Tennessee’den Illinois’e uzanan coğrafyada yaşamakla birlikte günümüzde Oklahoma merkezli yaşayan Shawnee’ler; Batı Texas, Arizona ve New Mexico eyaletlerine yayılmış Pueblo’lar; Washington eyaleti Spokane kenti merkezli Spokan’lar ve Meksika sınırında Sonoran Çölünün sakinleri olan Aztek kökenli Tohono O’odham’lar diğer bazı önemli yerli ulusları…
Rezervasyon ve Pow-wow’larda dikkat edilmesi gereken kurallar
Her ne kadar rezervasyonların kurulduğu 1800’lerin sonunda bu bölgelere rezervasyon vatandaşı olmayanların girmesi yasak olsa da günümüzde artık rezervasyonlara girmek için kabileden vize almak gerekmiyor. Rezervasyonların her hangi bir sınır kapısı olmadığı için çoğu zaman bir Kızılderili yurduna geçtiğinizi fark etmek bile zor. Bununla beraber, bazı rezervasyonlar, örneğin Büyük Kanyon civarında yaşayan Havasu’ların, bölgelerine ücretli biletle girilebiliyor. Bazı rezervasyonlar turistlerden pek hoşlanmıyor, bazıları ise turist dostu.
Kızılderili yurtlarında yapacağınız her tür ticari faaliyet ve avlanma ile bazen kamp veya doğa yürüyüşleri için önceden mutlaka izin almanız gerek. İzinsiz yaparsanız, Kızılderili polislerce sınır dışı edilirsiniz.
Her rezervasyon veya Kızılderili köyü, kendi özerk yönetimi, yasaları ve gelenekleri olan ayrı bir yapı. Dolayısıyla bir rezervasyonda geçerli olanın diğer yerde de aynı olacağını düşünmeyin.
Ziyaret edeceğiniz kabilenin, tarihi ve gelenekleri hakkında biraz ön bilgi edinin. Hemen her kabilenin, rezervasyonda uyulması gereken kuralları hakkında bilgi veren, turistik yerlerini gösteren, yıllık takvimde pow-wow ve etkinliklerinin tarihini belirten resmi web siteleri var.
Rezervasyonların, bir turistik atraksiyon mekanı değil, bu insanların yaşam alanları olduğu unutulmamalı. Dolayısıyla rezervasyon içinde özel mülklere ve kutsal mekanlara girmemeye dikkat edilmeli. Sadece izin verilen alanlarda dolaşılmalı.
Yaygın algının aksine birçok rezervasyonda alkollü içecek yasaktır. Yine yanlış yaygın kanının aksine genel olarak Kızılderili toplumu, ABD’de alkollü içki içme oranı en düşük etnik kimliklerden biri.
Rezervasyonlarda bir Kızılderilinin izinsiz fotoğrafını çekmeniz tepkiye neden olabilir. Çoğu yerde fotoğrafını çekmek için izin aldığınız yerlinin 1-2 dolarlık bahşiş beklentisini de karşılamanız gerek.
Çoğu rezervasyona evcil hayvanlarınızı sokamazsınız.
Eğer bir pow-wow veya ayine denk gelme gibi bir şans yaşarsanız, bunun bir konser veya müzikal gösteri olmadığını bilin. Çoğu yerde dansa katılamazsınız, alkışlayamazsınız, gürültü yapamazsınız.
Dışarıdan katılıma açık danslara katılacaksanız buna uygun bir kıyafetiniz olmalı. Çoğu yerde kadınlara bir şal veriliyor. Şort, aşırı mini etek, uygunsuz yazılı tişört, şapka veya atletle pow-wow dansına katılmak büyük saygısızlık.
Açık pow-wow’larda sadece mikrofondan anons yapıldığında alana çıkabilirsiniz ve ikinci anonsta da terk etmelisiniz. Bu alanın bir sahne veya dans pisti değil, kutsal alan olduğunu unutmayın.
Pow-wow’un açılışı olan Büyük Giriş sırasında, bir engeliniz yoksa oturulmaz.
Çoğunda fotoğraf çekmeniz de spiritüel törene saygısızlık görüldüğünden, fotoğraf çekip çekemeyeceğinizi önceden mutlaka öğrenin.
Neredeyse tamamında ‘Büyük Giriş’ ve açılış duasını fotoğraflamak yasaktır. Bir çoğu, örneğin Pascua Yaqui ve Hopi gibi bazı kabilelerinin pow-wow’ları ise tamamıyla her türlü kayda ve el çizimine kapalıdır.
Fotoğraf çekimi izni verildiğinde bile, ana alana girerek fotoğraf çekmek hala yasaktır.
Bir kabile üyesine ‘tüy’ takma töreni yapılıyorsa fotoğraflamak yasaktır. Yine, kişisel anı dışında ticari ve sanatsal amaçlı fotoğraf çekmek de her zaman ayrıca izin konusudur.
Kızılderililerin, kendileriyle özdeşleşen ve pow-wow’larda giydikleri geleneksel giysilerin adı ‘regalia’dır. Asla ‘kostüm’ sözcüğünü kullanmayın.
Pow-wow sırasında dansçılara ve ‘regalia’larına dokunulmaz. Örneğin, Pow-wow sırasında kartal tüyüne bir yabancı dokunduğunda kutsallığı bozulur. Davullara ve müzik aletlerine de dokunulamaz.
Pow-wow’larda her yapılan şeyin, her giysinin, her müziğin anlamının sorulmasından da rahatsız oluyorlar. Kendi kültürlerine ait her şeye beyazları ikna edecek açıklamalar getirmek zorunda bırakılmaya tepkililer. Her şeyin bir açıklaması olmayabilir.
Bazı Kızılderili grupları, onların Asya’dan Bering boğazı aracılığıyla geçerek Yeni Dünya’ya geldiği gibi teorilere karşı, toprak mülkiyeti tartışmaları nedeniyle aşırı duyarlı. O yüzden de bulunduğunuz Kızılderili çevresinde, bu tür teorileri gündeme getirmenin uygun olup olmayacağından önceden emin olun.
Savaş bitti, ama aktivizm sürüyor
Kızılderililer ile ABD arasında savaş büyük ölçüde 19’ncu yüzyıl sonunda sona erse de son askeri çatışma 1924 yılında Apaçi yurdunda yaşandı. Ancak 20’nci yüzyılda savaşların yerini Kızılderili aktivizmi aldı. Örneğin, ‘Red Power (Kızıl Güç)’ adlı bir Kızılderili grubu, Alcatraz Adasını 1969’da
1,5 yıl boyunca işgal etti. 20’nci yüzyıl ortasına kadar Kızılderili aktivizmi, federal devlet ile kabileler arasındaki anlaşmalara uyulmasını sağlama hedefliydi. 1960’ların sivil haklar direnişi rüzgarıyla Kızılderili aktivizmi de temel yurttaşlık hakları ve özgürlük taleplerine evrildi. Örneğin bu mücadele sonunda 1978 yılında kabul edilen Kızılderili Dini Özgürlükler Yasası ile Hayalet Dansı ve Güneş Dansı üzerindeki yasak yaklaşık 100 yıl sonra kaldırıldı. Kızılderililerin kutsal gördükleri alanlarda ayin ve tören yapmalarına izin verildi. Kızılderili dillerinin öğretilmesi önündeki son engeller de kaldırıldı.
2000’lerde yeniden yükselen aktivizmin odağını ise doğayı koruma çabası oluşturuyor. Son yıllarda ABD’nin Dakota Boru Hattı projesinin, kutsal topraklarının doğasını ve içme sularını tehdit ettiğini savunan Sioux ulusuna ait Standing Rock Rezervasyonunun direnişi küresel ilgi ve destek görüyor. Oturan Boğa’nın (Tatanka Iyotake) kabilesine, sadece diğer Sioux kabileleri değil, ülkenin her yerinden yerli kabileleri ve beyaz aktivistler de destek veriyor.
AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz