Skip to content
Menu

Pulitzer ödüllü gazeteciden herkesi şok eden itiraf

22 Haziran 2011, Çarşamba

(Amerika Bülteni)

Bir dönem Huffington Post’un da baş editörlüğünü yapan Pulitzer ödüllü gazeteci Jose Antonio Vargas, ABD’de kaçak göçmen olarak bulunduğunu itiraf etti.

New York Times Magazine’de hafta sonu yayınlanacak yazısında ve ABC televizyonu ile yaptığı söyleşide, Filipinli annesinin, 12 yaşındayken kendisini ABD’ye gönderdiğini ve kendisinin de yakında geleceğini söylediğini ancak hiçbir zaman gelmediğini belirtiyor. Vargas, kaçak göçmen olduğunu, ehliyetini yenilemek için gitti DMV ofisindeki bir görevlinin Green Card’ının sahte olduğunu söylemesiyle farkettiğini belirtiyor.

Geldikten sonraki 14 yılda, lise ve üniversiteden mezun oldum, gazeteci olarak kariyer yaptım. Ülkedeki en ünlü kişilerle röportajlar yaptım. Dışardan bakıldığında çok güzel bir hayat kurdum, Amerikan rüyası yaşadım.

Ancak, hala yasal olmayan göçmen statüsündeyim. Ve bu bir başka hayat gerçeği yaşamak demek. Bu, hergün hakkımdaki gerçeğin buluncağı korkusuyla yaşamak demek. En yakınındakiler de dahil çok insane güvenmemek demek. Ailemin fotoğraflarını, kimse görünce sormasın diye kütüphanemin rafları yerine ayakkabı kutusunda saklamak demek. Acı içinde yasal olmayan işler yapmak demek. Ve, adeta 21’nci yüzyıl demiryolu işçileri destekçileri gibi geleceğimle ilgili ve benim için risk alabilen insanlara bağımlı yaşamak demek.

Vargas, Washington Post’a ilk muhabir olarak girdiğinde sahte ehliyet kartı kullanmış. Bu ehliyet kimlik kartı, onu yıllarca idare etmiş hatta Beyaz Saray’a bile defalarca gidip gelmesine yardımcı olmuş. Vargas, Huffington Post’a girdiğinde de sahte evrak ibraz etmiş.

Vargas, 18 yıldır annesini görmemiş. Yakın zamanda arayıp sesini duyduğunda annesinde, ayrıldıkları o Ağustos sabahını sormuş: ‘’ben ağladım mı? Sen ağladın mı? Ne yaptık vedalaşırken? Bana anlat o ayrıldığımız sabahı?’’

Annesi, oğlunun, uçak hostesleriyle tanışacağı için heyecanlı olduğunu söylemiş. Bir de oğluna sıkı sıkı yaptığı tembihi hatırlıyor: ‘’Eğer sana biri Amerika’ya niye geldiğini sorarsa, Disneyland’a gidiyorum de’’