Soçi Olimpiyatı neden tarihin en pahalı olimpiyatı?
AMERİKA BÜLTENİ (8 Şubat 2014)
Kış Olimpiyat Oyunları Rusya’nın Soçi kentinde başladı. Rusya, Soçi Kış Olimpiyat Oyunları ile Sovyetlerle özdeşlemiş imajını değiştirmeyi hedefliyordu. Ancak, daha olimpiyat başlamadan başlayan tartışmalarla dünya medyasına yansıyan Rusya imajı, eski Sovyet imajından çok da farklı değil: İnsan haklarının olmadığı, otoriter yönetime sahip, yolsuzluklara son derece açık, çağa ayak uyduramamış bir düzen… Olimpiyatların sportif yönü, yaşanacak güzellikler ve başarılar elbette çok konuşulacak. Ancak, bu olimpiyatın bir de görünmeyen karanlık yüzü var.
Şu ana kadar ki 51 milyar dolarlık masrafıyla, yaz olimpiyatları da dahil tarihin en pahalı olimpiyatı ünvanının sahibi oldu Soçi Olimpiyatı. Rusların, olimpiyat evsahipliğini kazandıklarında öngördükleri astronomik maliyetin bile tam 4 katına ulaşmış durumda. Bunun en önemli nedeni olimpiyatın yapıldığı şehir. Ilıman Karadeniz iklimine sahip bir sahil şehrinde ‘kış’ olimpiyatı yapmak başlıbaşına çılgınca bir projeydi.
Peki Olimpiyat Komitesi Soçi gibi bir şehri neden seçti?
Putin’in çok para harcayacağı garantisi olimpiyatı Soçi’ye getiren en önemli etken. Aslında seçmelerde Güney Kore’nin kayak şehri Pyongchang herkesin favorisiydi. Ta ki Putin bizzat devreye girinceye kadar. 2007 yılında Guatemala’da, evsahibi şehri belirleme törenine bizzat katılması olimpiyat komitesini etkiledi. Soçi 47’e karşı 51 oyla yani çok az farkla seçildi. IOC üyesi Jean-Claude Killy, Putin’in oylamaya katılmasının önemli olduğunu ifade ederek, ‘’Fransızca bile konuştu ki bugüne kadar hiç kamuoyuna açık alanda Fransızca konuşmamıştı’’ diye anlatıyor. IOC üyelerini en çok etkileyen ise Putin’in 12 milyar dolar harcayacaklarını açıklamasıydı. Diğer aday şehirlerin hiç birinin bütçesi bu kadar yüksek değildi.
Putin neden olimpiyatı bu kadar istedi?
Putin yönetimi, Rusya’nın Sovyet sonrası yorgun imajını düzeleteceğini umdukları için böylesi bir gösteriye soyundu. Soçi Olimpiyat Oyunları hakkında ‘Putin’in Oyunları’ adlı bir film yapan Alexander Gentelev, ‘’Her liderin gerçekleştirmek istediği bir mega projesi vardır’’ diyor ve ekliyor: ‘’14 yıldır Rusya’nın bir numarası olan Putin için bu Soçi Olimpiyatı’’. 1997 – 2001 yılları arasında eski Sovyet ülkelerinden sorumlu ABD elçisi olan Stephen Sestanovich ise Soçi Olimpiyatını, ‘’Putinizmin ful formuna ulaştığı yer’’ olarak nitelendiriyor ve Putinizmi şöyle tanımlıyor: ‘’’Hamasi bir dil, yolsuzluk, yabancı düşmanlığı, tarihe geçme merakı’’.
Peki neden böyle yüksek bir maliyet?
Putin yönetimi olimpiyatın maliyetini oldukça düşük gösterme gayretinde. Resmi açıklamalara bakılırsa 7 milyar dolar civarında bir para harcandı. Gerçi, altyapı ve yollar gibi bir çok dolaylı olimpiyat yatırımı bu hesaba hiç dahil bile edilmiyor ama dahil edilenleri bile yeterince şeffaflık olmadığı için doğrulatmak mümkün değil. Bir çok analiste göre Rusya’nın Antalya’sı gibi olan yarı-tropikal iklime sahip bir kentte kış olimpiyatı düzenlemeye kalkmak, en hafif tabirle iklim körlüğü. Gerçi Soçi’nin hemen yakınındaki 2300 metrelik Krasnaya Polyana dağı, Şubat ayı için garanti kar demekti ama şehrin kurulu olduğu düzlükte Şubat ayı gündüz ortalaması 12 derecelik ılıman bir hava yaşanıyor. Dolayısıyla, yarı tropikal iklimde kış oluşturmak için bataklıklar kurutuldu, geçen yılın karı depolandı ve 400 kar üretme makinesi inşa edildi. Bir çoğu göçmen 70 bin işçi, haftanın 7 günü de ayda ortalama 500 dolar maaş karşılığı onlarca müsabaka tesisinin, 20 bin otel odasının, yeni yolların, köprülerin, tünellerin, havaalanının, demiryolu hatlarının inşaatında çalıştılar.
Bunlar tabii ki masrafın önemli bir kısmını oluşturdu ancak bununla sınırlı değil. Soçi’nin, Pekin Olimpiyat oyunlarının 40 milyar dolarlık dev maliyetini bile aşmasının bazı ‘netameli’ sebepleri de var.
Netameli maliyet derken?
Yolsuzluk… Şeffaf olmayan otoriter bir politik sistemde böylesi dev bütçeli bir yatırımda yolsuzluk neredeyse kaçınılmaz. Rusya eski başbakan yardımcısı ve Rus muhalefetinin lideri Boris Nemtsov, ‘’Soçi Olimpiyat oyunları hazırlığı eşi benzeri görülmemiş yolsuzluğa sahne oldu’’ iddiasında. Nemtsov’un Rusya Dayanışma Hareketi’nden aktivist Leonid Martynyuk ile beraber hazırladığı ve Aralık ayında İngilizce olarak yayınladıkları, “Winter Olympics in the Sub-Tropics: Corruption and Abuse in Sochi (Yarı-tropik İklimde Kış Olimpiyatı: Soçi’de Yolsuzluklar ve Suistimaller” başlıklı rapora göre, ‘’gerçek bir karşılığı olmadığı halde kağıt üzerinde şişirilmiş en az 26 milyar dolarlık hayali maliyet var ve bu para tamamı Putin’in çok yakın dostları olan müteahhitler arasında paylaşıldı’’.
Rapora göre 12 milyar dolar olarak öngörülen maliyetin 50 milyar doları geçmesi ve halen yükselmesinin nedeni, “Banal hırsızlık, yolsuzluk, ihalelerin veriliş şeklindeki şeffaf olmayan prosedürler ile ihale alan müteahhitlerin profesyonellikten yoksunluğu” olarak gösterildi.
Rapordaki örneklerden biri de sahildeki Adler bölgesi ile Krasnaya Polyana dağı arasında inşa edilen 50 kilometrelik demiryolu. Halen Rusya Demiryolları’nı yöneten Putin’in KGB’dan arkadaşı eski general Vladimir Yakunin’in yaptığı bu demiryolu hattının maliyeti 8,7 milyar dolar. Bu para, Kanada’nın Vancouver kentinin 2010 Kış Olimpiyatları için yaptığı toplam harcamadan fazla. Esquire dergisinin Rusya versiyonu, bu demiryolunun maliyetine dikkat çekmek için, aynı parayla bütün bu 50 kilometrelik yolun Mersin balığı havyarıyla veya 5 milyon ton altınla ‘asfaltlanabileceğini’ yazdı. Olimpiyatın astronomik maliyetini bazı Ruslar, ‘ülkeleri için utanç verici’ olarak nitelendiriyor. Moskova merkezli danışmanlık firması FBK’nın strateji analistlerinden Igor Nikolaev bu durumu, ‘’Başlangıçta bütçe, olimpiyat evsahipliğini kazanmamızın ana sebebi olarak çok konuşuluyordu. Ancak ülke olarak anormal şekilde para harcadığımız ortaya çıktıkça kimseler bütçeyi konuşamaz oldu’’ sözleriyle anlatıyor.
Olimpiyatın sadece ekonomik maliyeti mi var?
Hayır, daha az kişinin dikkatini çekse de bir çok olimpiyatta olduğu gibi başka ağır maliyetleri de var; İnşaat boyunca meydana gelen 40 iş kazasında 25 işçi yaşamını kaybetti örneğin. Bütün bu devasa inşaatların yarattığı çevre tahribatı da cabası. Atık borularındaki arızalar ve patlamalar sebebiyle Karadeniz’e ciddi oranda inşaat atığı aktı. Harcamalarda tasarruf yapmak için ciddi oranda ormanlık alan yok edildi. Bu büyük çevre tahribatına dikkat çeken çevreci aktivistler hapsedildi. İşçilere yönelik insan hakları istismarlarına dikkat çeken NGO’lar yönetimin hedefi haline geldi. Baskılar, Ruslarla sınırlı kalmadı. Kasım ayında Soçi’den eleştirel bir haber yapan Norveç haber kanalının çalışanları gözaltına alınarak polislerce tehdit edildi. Amerikalı gazeteci David Satter’ın ise Rusya’ya girmesi 5 yıl süreyle yasaklandı.
Peki 23 Şubat’tan sonra Soçi ne olacak?
Putin, bu sahil şehrinin yıl boyunca etkinliklerla turist çekebileceğini umuyor. Ekim ayında Formula 1 yarışlarına ev sahipliği yapacak. Haziran’da bu kentte yapılacak G-8 zirvesi gibi uluslararası bir toplantı kenti olmasını ümit ediyor. Ancak çoğu gözlemci aynı iyimserlikte değil. Onlara göre, Soçi’de çok büyük maliyetle yapılan bütün bu tesisler, Atina ve Pekin’deki olimpiyat tesislerinin kaderini yaşıyacak. Yani hiç bir işe yaramadan atıl kalıp çürümeye başlayacak. Nemtsov’un raporuna göre, aynı para ile ‘’ülkenin değişik yerlerinde yüksek kalitede 3 bin yol inşa edilebilir, 800 bin kişinin konut sorunu çözülebilir, yine ülke genelinde binlerce buz salonu veya futbol sahası inşa edilebilirdi’’ Ancak Putin yönetimi için sonrası çok önemli değil. Bu 15 günün gösterisi önemli. Muhalif lider Nemtsov, ‘’Putin, Rusya’dan çok kendisinin kişisel projesi olduğuna inanıyor. Bütün dünyaya gücünü göstermek istiyor’’ diyor. Nemtsow, CNN’e yaptığı açıklamada, ‘’Bu olimpiyatın sporla ilgisi yok. Politik zaferle ilgisi var. Rusya devlet başkanının ülkesinde ve dünyadaki pozisyonunu güçlendirmekle ilgisi var. Zaten bundan dolayı bu olimpiyatla ilgili her şeyden o sorumlu’’ şeklinde konuşuyor.
Yolsuzluk iddialarına Olimpiyat komitesi ne diyor?
Nemtsov’un, yolsuzluğun Rusya ile sınırlı olmadığı iddiası ise çok dikkat çekti. Ona göre Uluslararası Olimpiyat Komitesi de ciddi yolsuzluğa karışmış durumda ve ciddi olarak sorgulanmalı: ‘’IOC üyeleri diplomat dokunulmazlığın sahip. Polis onları asla soruşturamaz’’. IOC bu iddialara yanıt vermekte gecikmedi. Komiteden CNN’e yapılan açıklamada ‘bilgisizce spekülasyonlar’ olarak nitelendirilen iddialar kesin bir dille reddedilerek, IOC’un her türlü yolsuzluk iddiasının üzerine gittiği savunuldu.
Olimpiyat Rusya da değişime yol açar mı?
Olimpiyatların şimdiden Rusya’da sivil topluma dinamizm getirdiği ve ülkelerinin sorunlarını dünyaya aktarma fırsatı verdiği açık. Ancak bütün bunlara rağmen pek bir şey değiştirmeyebilir de… Carnegie düşünce kuruluşunun Moskova merkezinden Maria Lipman yolsuzluk iddialarının tek başına bir değişime yol açmayabileceğine şu şekilde dikkat çekiyor:
‘’Yolsuzluğun her yere yayıldığı ve bu konuda hiç bir şey yapılamayacağı yönünde genel bir kanaat var. Rus halkının çoğunluğu, tanık oldukları şeylerden çok memnun olmasa da statükoyu değişime tercih ediyor. Devletteki yolsuzlukları sızdıranların ve protestocuların neden olacağı politik karmaşanın mevcuttan bile kötü bir durum yaratacağı korkusu hakim.’’
Soçi’nin, Putin’in öngördüğü şekilde kendisinin ve ülkesinin imajını mı parlatacağı yoksa değişimi tetikleyecek utanç verici bir fiyaskoya mı dönüşeceğini zaman gösterecek.
AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz