CEMAL TUNÇDEMİR
Follow @CemalTdemir
30 Mayıs 2015
Bill Clinton, ABD tarihinde Temsilciler Meclisi tarafından başkanlık görevinden azledilmesi için yargılanması kararı kabul edilen iki başkandan biridir. Peki azil süreci neden başlatıldı? Çokça sanıldığı gibi Monica Lewinsky ile ve bazı diğer kadınlarla evlilik dışı ilişki yaşadığı ortaya çıktığı için değil. Özel yetkili savcı Ken Star’ın bir sorusuna gerçeği yansıtmayan bir yanıt verdiğinin ortaya çıkması üzerine azil yargılaması yapıldı.
Önce Ken Star’dan başlayayım. Neden ‘bağımsız savcı’ deniyordu ve hangi yetki ile ABD başkanının ifadesini alabildi?
Watergate skandalı devam ederken, 1972 Kasım ayında 50 eyaletin 48’ini kazanarak ezici bir seçim zaferiyle ikinci kez ABD başkanı seçilen Richard Nixon, bu cüretle 20 Ekim 1973 tarihinde, Amerikan siyasi literatürüne ‘Cumartesi Gecesi Katliamı’ olarak geçen, yargıda toplu tasfiyeyi gerçekleştirdi. Adalet Bakanı Elliot Richardson’tan, ‘’Watergate’te olanların ‘adi hırsızlık’ vakası değil, Beyaz Saray’dan yönetilen bir yasadışı eylem olduğunu’’ soruşturan özel savcı Archibald Cox’u görevden almasını istedi. Bakan bunun usulsüzlük olacağı gerekçesiyle reddetti. Nixon, bakandan istifasını istedi ve Bakan Yardımcısı William Ruckelshaus’tan aynı istekte bulundu. Ancak Ruckelshaus da reddederek istifa etti. Adalet Bakanlığı’nda savcı Cox’u görevden alacak bir adam arayan Nixon, ancak bakanlık müşavirlerinden Robert Bork’a bunu yaptırabildi. Bork, savcı Cox’u görevden aldı ve yeni bir savcı atadı. Ancak, yeni savcı da olayı basit bir hırsızlık görüp kapatmak yerine soruşturmayı Beyaz Saray’a doğru derinleştirdi. Nixon’un çöküş süreci başladı. Nixon’un istifasından 4 yıl sonra ABD Kongresi, devlet başkanı ve Adalet Bakanlarının yargısal süreçlere benzeri bir müdahalesini engellemek amacıyla, üst düzey devlet yetkililerine yönelik ithamları soruşturmakla görevli özel bir bağımsız savcılık makamı (Independent Counsel) oluşturdu.
Clinton hakkındaki iddiayı soruşturan özel savcı Ken Starr da bu bağımsız savcılardan biriydi. Daha önce Arkansas Valisi olan ABD Başkanı Clinton aleyhine, 1998 yılında, valilikte çalışan Paula Jones adlı memurun ‘cinsel taciz’ şikayetini araştıran savcı Starr’a bu soruşturma sırasında Bill Clinton’un Beyaz Saray stajyerlerinden Monica Lewinsky ile de cinsel ilişkisi olduğunu gösteren bazı telefon kayıtları ulaştı. Savcının Bill Clinton’a Monica Lewinsky ile cinsel ilişki yaşayıp yaşamadığı sorusuna Clinton’un verdiği, “there’s nothing going on between us (aramızda hiçbir şey yok)” sözü, azil sürecinin başlangıcı oldu. Lewsinky’nin ünlü mavi elbisesindeki sperm lekelerinin DNA incelemesi ikilinin ilişki yaşadığını ispatlayınca ABD başkanının yalan beyanda bulunduğu ortaya çıktı. Bill Clinton, mahkemeye, söz konusu cümlede ‘there’s’ derken kullandığı ‘s’ fiilinin anlamının, ‘is’ veya ‘was‘ olmasına göre değişeceğini belirterek şu şekilde savundu kendisini:
“Bu ‘is’ sözcüğüne yükleyeceğiniz anlama bağlı. Cümledeki ‘s’ kısaltması, ‘was’ (olmadı) anlamının kısaltması değildi. ‘S’ bu cümlede, şimdiki zaman anlamındaki ‘is’ olarak kullanıldığı için, bana sorunun sorulduğu anda bir ilişkim olmadığı için beyanım yalan olmamıştır.’’
Clinton’un sonradan mizah malzemesi olacak bu savunması kimseye inandırıcı gelmedi. ABD başkanı kamuoyuna ve hukuka yalan beyanda bulunmuştu. Savcı Starr, soruşturması sonunda ABD Başkanı Clinton’un ‘adli süreci fesada uğratmak’ ve ‘yemin altında yalan konuşmak’ suçlarını işlediği sonucuna vardı. Ve Clinton’un azil süreci başladı.
ABD Temsilciler Meclisi, 19 Aralık 1998 günü ABD Başkanı Clinton’un, ‘adli süreci engellemek’ suçundan 212’ye karşı 221 oyla ve ‘yeminine rağmen yalan konuşmak’ suçundan da 206’ya karşı 228 oyla, ABD başkanlığından azli için yargılanmasına karar verdi.
ABD başkanlarının azil yargılaması Senato’da yapılıyor ve Senato, Yüksek Mahkeme başkanının başkanlığında toplanarak bir Yüce Divan’a dönüşüyor. Görevden azil hükmü verilebilmesi içinse 100 sandalyeli Senato’nun da üçte iki oyla (67) atılı suçların işlendiğini sabit bulması gerekiyor.
12 Şubat 1999 tarihinde Senato’da yapılan oylamada, 50’ye karşı 50 oy çıktığı ve 67 sayısı elde edilmediği için Clinton, 10 ay daha başkanlık makamında kalabildi.
Clinton, bütün skandalı ilk başlatan şikayetin sahibi Paula Jones ile 850 bin dolar tazminat karşılığı anlaşmaya vardı ve taciz davasını sona erdirdi. Buna rağmen Senato’nun aklamasından iki ay sonra Arkansas Federal Mahkemesi, dava sürecinde, Clinton’un yalan beyanda bulunarak mahkemeyi aşağıladığı hükmüne vardı ve 90 bin dolar para cezasına çarptırdı. Clinton, bu karara karşı temyiz hakkından vazgeçti ve ‘adalete yalan konuştuğu’ hükme bağlandığı için de Arkansas Barosuna bağlı avukatlık lisansının 5 yıllığına askıya alınması cezasını da itiraz etmedi.
Tek bir cümledeki tek bir yalanı, sadece ABD Başkanı Clinton’un değil bütün Clinton ailesinin on yıllardır süren kabusu oldu. Hillary Clinton’ın başkan adaylığı mücadelesinde de sık sık ‘is’ sözcüğü karşısına çıktı. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri halk tarafından en sevilen ABD Başkanı olarak kabul edilen Bill Clinton bugün bile medyanın, komedyenlerin, muhaliflerinin sık sık ‘is’ dokundurmalarına, şakalarına maruz kalmaktan kurtulamıyor. Skandal sürecinde yapılan kamuoyu yoklamalarına göre de, ABD toplumunun çoğunluğu Clinton’un evlilik dışı ilişkilerini çok önemsemiyordu ama ‘yalan beyan’da bulunmasını ciddi bir sorun olarak değerlendiriyordu.
CEMAL TUNÇDEMİR‘i Twitter’dan takip edebilirsiniz