Brexit’in doğurduğu büyük sorun; İki İrlanda sınırı
AMERİKA BÜLTENİ (20 şubat 2019)
Referandum sonucunun doğrudan etkileyecek olmasına rağmen konu İngiltere’nin Brexit referandumu sırasında hiç gündeme gelmedi. Brexit geçtikten sonra başlayan müzakerelerde ortak gümrük ve sınır başlıkları açıldığında İngiliz uzmanlar ve politikacılar nihayet ciddi bir sorunla yüz yüze olduklarının farkına vardılar.
19 Ocak günü bir sınır kentinde patlayan bomba ile artık kamuoyu da Brexit’in doğurduğu pek de nur topu olmayan o sorunla yüz yüze geldi; İki İrlanda arasına yeniden sınır girmesi sorunu… Daha da vahimi, İrlanda’nın yeniden bölünmesinin de, 20 yıla yakındır barış yaşayan ada kuzeyine yeniden şiddeti davet etmesi olasılığı…
Bishop Street Closed
— PSNI DC&S District (@PSNIDCSDistrict) January 19, 2019
STAY AWAY
Suspected Car Bomb pic.twitter.com/S3cFu3zy0i
Birleşik Krallığın parçası olan Belfast başkentli Kuzey İrlanda’da toplumun bir kısmı Protestan diğer kısmı da Katolik İrlandalılardan oluşuyor. İngiliz medya literatüründe, İngiltere’nin parçası olarak yaşamaktan yana çoğunluğu Protestan İrlandalılara ‘birlikçi’ ve Serbest İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmekten yana olan çoğunluğu Katolik İrlandalılara ise ‘milliyetçi’ deniyor. Milliyetçi İrlandalıların kurduğu İrlanda İrlanda Kurtuluş Ordusu adlı örgütün ve buna karşılık veren Protestan grupların on yıllarca süren karşılıklı şiddetinde 3500’den fazla kişi yaşamını yitirmişti. Geçtiğimiz günlerde bombanın patladığı kentin adı bile ‘bölünmenin’ sembollerinden biri. Protestan İrlandalılar bu kenti Londonderry diye adlandırırken, Katolik İrlandalılar sadece ‘Derry’ diye adlandırıyor.
İrlandalılarla İngilizler arasındaki gerilimler yüzyıllar öncesinden başlasa da modern çatışmaların temeli 1920 yılında atıldı. İngiltere Parlamentosu 1920 yılında geçirdiği yasa ile Britanya Krallığına bağlı adayı Protestan ve Katolik çoğunluklara göre Güney ve Kuzey İrlanda adlarıyla ikiye böldü. Her ikisi de halen krallığa bağlı olan parçalardan Katolik çoğunluğun yaşadığı güney İrlanda tam bağımsızlık için savaş başlattı. 1922’de varılan ateşkes anlaşması ile Güney İrlanda bağımsız devlet statüsü kazandı. Kuzey İrlanda ise Birleşik Krallık içinde kaldı. Serbest İrlanda 1937’de adını ‘İrlanda’ olarak değiştirdi ve 1949 yılında da İngiliz Milletler Topluluğundan resmen ayrılarak adını da İrlanda Cumhuriyeti yaptı. Bu da iki İrlanda arasındaki sınırı iki devlet arasındaki sınır haline getirdi. İki ülkenin gerilimi ve ticaret savaşları da sınırı geçişi zor sınırlardan birine dönüştürdü. 1960’ların sonunda Katolik ve Protestan grupların birbirlerine saldırıları ile başlayan şiddet dalgasında ise İngiltere, IRA militanlarının güvende olacakları İrlanda Cumhuriyetine geçişlerini ve buradan destek temin etmelerini engellemek için sıkça karakolların olduğu fiziki bir hudut engeli oluşturdu.
Adanın kuzey kesimindeki şiddet olayları 1998 yılı Paskalya bayramında varılan anlaşma ile nihai olarak durmuştu. İrlanda adasının her iki tarafının da Avrupa Birliği üyesi olması nedeniyle sınır da ortadan kalkmıştı. İki İrlanda arasındaki karakollar ve sınır ortadan kayboldu. Sınırdaki son İngiliz gözetleme karakolu da 2007’de kaldırılmıştı. Fiili bir birlik oluştu. Her şey barış yanlılarının istediği şekilde gelişti.
Ta ki İngiltere’nin Avrupa Birliğinden çıkması kararına kadar…
Bu karar, aynı zamanda Avrupa Birliği ile İngiltere arasındaki tek kara sınırı da olan, Serbest İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasındaki yaklaşık 500 kilometrelik sınırın da geri gelmesi demek. Birleşmiş Milletler’in Ocak ayında yayınladığı bir rapora göre ise bunun çatışmaları ve şiddeti yeniden başlatma olasılığı çok yüksek. Nitekim uzun zamandır sessiz Kuzey İrlanda son 20 günde iki patlamayla sarsıldı.
Ateşkesin üzerinden, Kuzey İrlanda’daki Katolikler ve Protestanların entegrasyonuna yetecek kadar bir zaman geçmiş değil. Katolikler ve Protestanlar hala farklı mahallelerde oturuyor, farklı gazeteler okuyor, farklı okullara gidiyorlar. Hatta farklı sporları yapıyorlar. Uzmanlar, ateşkesin, otomatik olarak, kalıcı barış anlamına gelmediğinin bir örneği olarak İrlanda’yı gösteriyor.
Kuzey irlanda’daki protestan çoğunlukla Brexit’e ‘evet’ oyu verirken, Katolikler ise çok büyük oranda ‘Hayır’ oyu vererek Avrupa Birliğinde kalmaktan yana tavır almıştı.
Brexit referandumunda kampanyalarda, ‘Türklerin ve göçmenlerin İngiltere’ye akın edeceği’ korkusu üzerine kurulduğu için de o günlerde kimse referandumun en önemli sonuçlarından biri doğru dürüst konuşulmamıştı bile. O günlerde tek uyarı, Brexit’e karşı kampanya yürüten iki eski başbakan Tony Blair ve John Major’un referanduma iki hafta kala yaptıkları, ‘Evet’ oyunun iki İrlanda arasına devlet sınırının yeniden girmesi ve bunun da çatışmalı döneme dönüşü tetikleyebileceği ortak açıklaması olmuştu.
O günlerdeki popülist ve hamasi söylemler içinde bu ciddi uyarı duyulmadı bile ve İngiltere Brexit’e ‘evet’ oyu verdi. Şimdi, İrlanda sorunu, yavaş yavaş, Brexit sonrası sürecin en önemli gündemi olmaya doğru ilerliyor. İrlanda sınırı sorunun İngiltere ve Kuzey İrlanda’da da önemli politik kırılmalara yol açabileceğine de dikkat çekiliyor. Nitekim, Kuzey İrlanda’da Başbakan Theresa May’ın yumuşak çıkış planına, şahin bakışın aksine, özellikle başta iş dünyası olmak üzere Protestan kesimlerden de büyük destek geliyor. Bu da yeni dönemde politik fay hatlarının geçmişteki gibi net kimlik çizgilerinde olmayabileceğini, dünyaya bakış farklılığın da belirleyici olabileceğini gösteriyor.
Avrupa Birliği, İngiltere’nin parçası olan Kuzey İrlanda’nın Gümrük Birliği içinde kalmasına evet diyebileceğini önerdi. Bu iki İrlanda arasında sınır oluşmasını engelleyecek. Ancak bu kez de İngiltere’nin geri kalan kısmı ile Kuzey İrlanda arasına sınır girmesi anlamına gelecek.
Şimdi, İngiltere ile Avrupa Birliği arasındaki Brexit müzakerelerinde 29 Mart’ta kadar bir anlaşmaya varılmazsa, 29 Mart 2019 günü İngiltere resmen Avrupa Birliğinden çıktığında ortada bu konuda da hiçbir düzenleme olmayacağı için, iki İrlanda arasındaki sınır yeniden uluslararası sınıra dönüşecek. Sonrası ise, endişe verici büyük bir soru işareti olarak kalmaya devam ediyor.
AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter‘dan ve Facebook‘tan takip edebilirsiniz