Seçim haritasını anlama klavuzu
AMERİKA BÜLTENİ (5 Kasım 2024)
ABD’de sandıkların kapanmasına saatler kaldı. Önümüzdeki saatlerde büyük olasılıkla önümüzdeki günlerde ve bir ihtimal haftalarda sık sık Amerikan seçim haritası ile karşı karşıya geleceksiniz. Peki bu haritalar ne anlama geliyor? Neden mavi ve kırmızı? Neden eşek ve fil? Rakamlar ne ifade ediyor? İşte Amerikan seçim haritasına yabancı okurlar için kısa bir kılavuz:
Neden kırmızı neden mavi?
ABD seçim haritalarına iki renk hâkim. Kırmızı ve mavi. Kırmızı renk Cumhuriyetçilerin sembolü, mavi renk ise Demokratların. Aslında hem kırmızı hem de mavi, birliğin sembolü olan Amerikan bayrağının renkleri. Ama bu partilerin bu renklerle gösterilmesinin bayrakla bir ilgisi yok. Ve sanıldığının aksine bu çok eski bir gelenek değil, 2000’li yıllarda yani son çeyrek yüzyılda yerleşmiş bir gelenek. O kadar kabul gördü ki artık partiler bile kampanyalarında bu renkleri benimsiyor.
Öncelikle neden kırmızı ve mavi? Çünkü, ekranda kontrast oluşturabilen iki renk. Yani tamamen teknik bir seçim.
20’nci yüzyılın sonuna kadar hemen her seçimde ve hemen her televizyon kanalı kendisine göre bir partiyi kırmızı diğerini mavi ile gösterdi. 1996 seçimi ilk büyük konsensus oldu. Çoğu kanal Bill Clinton’un ikinci dönemine seçildiği 1996 seçimindeki haritalarda Cumhuriyetçilerin kazandığı eyaleti kırmızı renkte ve Demokratların kazandığı eyaletleri ise mavi renkte gösterdi. Ama bütün basın yayın organları aynı tutumda değildi. Örneğin, Washington Post, Time dergisi gibi birçok önemli yayın organı tam tersi renkleri kulandılar. 2000 yılı seçiminde ise bütün medya organları aynı tercihi yapınca, mavi Demokratların, kırmızı da Cumhuriyetçilerin rengi oldu. 2000 yılında Florida eyaletindeki belirsizlik nedeniyle sonuçların alınması haftalar sürmüş ve bütün ülke haber kanallarında bu konuya kilitlenmişti. O günlerde ülkenin en popüler politik yorumcu Tim Russert’ın canlı yayın yorumlarında sürekli “red state (kırmızı eyalet)”, “blue state (mavi eyalet)” tabirlerini kullanmasıyla, herkesin diline bu şekilde yerleşti.
Mavili-kırmızılı haritaların başladığı 1996 seçiminden beri değişmeyen tek şey ise Atlas ve Pasifik okyanuslarının sahili eyaletleri ile Doğu Kanada sınırına doğru olan Orta Batı eyaletlerinin maviye, ülkenin içindeki büyük boşluğun ve güneyin ise kırmızıya boyanması oldu.
Neden fil neden eşek?
Her seçim döneminde olduğu gibi bugün de birçok haberde Demokrat Partiyi ‘eşek’, Cumhuriyetçi Partiyi ise ‘fil’ ile sembolize eden grafiklere denk geleceksiniz. Her iki parti de bu sembolleri benimsemiş durumda.
Demokrat Partinin kurucu lideri olan Andrew Jackson, görgüsüzlüğü ve nezaketsizliği nedeniyle muhaliflerince, laftan anlamaz adam anlamına ‘jackass (erkek eşek)’ diye nitelendirildi. Jackson ise buna kızacağı yerde benimsedi ve kendisini bu şekilde takdim etmeye başladı. Demokratların eşek ile irtibatlandırılmaları bu şekilde başladı ama bir süre sonra unutuldu.
Ta ki 19. Yüzyıl sonunda ülkenin en etkili karikatüristi Thomas Nast’ın karikatürlerinde bunu sık sık kullanmasına kadar. Nast’ın karikatürleri, Demokratları eşekle özdeşleştirdi. Cumhuriyetçilerin, fil ile özdeşleşmesini sağlayan da Nast oldu. Karikatürlerinde sürekli iki partiyi fil ve eşekle sembolize edince Amerikan kamuoyu da bu şekilde benimsedi.
GOP ne demek?
Ameirkalı yorumcular ve Amerikan haber kaynakları Cumhuriyetçi Parti yerine sıkça G.O.P. ifadesini kullanıyor. G.O.P., Grand Old Party (Kadim Büyük Parti) ifadesinin kısaltması. 19. Yüzyıl sonunda Cumhuriyetçiler, Lincoln’un partisinin devamı olduklarına atıf yapmak için kendi partilerini bu şekilde isimlendirmeye başladılar. Ve bu tabir yaygın şekilde kabul gördü.
‘Ticket’ ne demek
ABD’nin ilk 50 yılında oy verme, antik Roma ve Yunan’da olduğu gibi sesli beyanla yapılıyordu. Seçmenler yargıç karşısına çıkıyor ve yemin ettikten sonra kime oy verdiklerini herkesin duyacağı şekilde söylüyordu. ‘Vote (oy)’ sözcüğünün Latince ‘ses (voice)’ sözcüğüyle aynı kökten gelmesi bu yöntemden dolayı.
1800’lerin ilk çeyreğinde bazı eyaletler yazılı oy vermeyi de kabul etmeye başladılar. Ama seçmen kendisi kâğıdı getirmek zorundaydı. Partiler adayın adı yazılı bir pusulayı seçmenlerine veriyor seçmenler de bunu sandığa atıyordu. Gazeteler, seçilen adayın isim hanesi boş oy pusulaları yayınlamaya başladı. Seçmenler, gazete sayfasından bu pusula kısmını kesip, boşluğa seçtiği adayın adını yazıp sandığa atıyordu. Gazetelerin bastığı bu dikdörtgen pusulalar, o dönemin tren biletine benzediği için ‘ticket’ diye adlandırıldı. Ve ‘ticket’ sözcüğü Amerikan politik literatürüne yerleşti. Bugün bile bazı politik yorumcular, bir partinin başkan ve başkan yardımcısı adayı yerine, örneğin ‘Democratic Ticket’ veya ‘Republican Ticket’ ifadesi kullanmaya devam ediyor.
1850’lerde Avustralya, Batı demokrasilerinin de kısa sürede benimseyeceği yeni bir oy verme tekniği icat etti. Artık dışarıdan adayların gazetelerin temin ettiği kağıtları oy sandığına atmak yasaklandı. Devlet, bütün adayların adını içeren ve seçmene hangi adayı istiyorsa onu bu işaret edeceği oy pusulası basacaktı. Bir süre daha, seçmenler seçim masasında bu işaretlemeyi yaptığı için yine herkes kime oy verildiğini görebiliyordu. 19. Yüzyıl sonunda ancak oy vermenin gizli yapılması gereken bir eylem olduğu farkedilebildi ve bu uygulamaya geçildi.
Seçimi kimin kazandığı nasıl anlaşılıyor?
ABD’de bütün sonuçların toplanıp açıklandığı merkezi bir seçim kurulu yok. Eyalet düzeyinde bir kontrol bile yok. Eyaletleri oluşturan ‘county’ler kendi sayımını yapıp gayriresmi sonuçları ilan ediyor. Bu sonuçların Washington’a resmen iletilip resmileşmesi haftalar alıyor. Ülkedeki bütün ‘county’lere muhabir yerleştiren AP Haber Ajansı, seçim gecesi kimin kazandığını ilan ediyorsa o kişi kazanmış sayılıyor. En azından Trump’a kadar böyleydi. Örneğin Trump, kazanmadığı her seçimin hileli olduğunu iddia ederek sonuçları reddediyor. Hillary Clinton, 2016 seçiminde daha birçok eyalet sayılmamışken, sonuçta iki milyonu bulacak toplam oy farkı ile öndeyken, AP Haber Ajansı Trump’ın kazanacağını ilan edince aynı gece yenilgiyi kabul konuşması yapmıştı.
Bu seçimde de Trump’ın yenilmesi halinde yenilgiyi kabul konuşması yapması beklenmiyor. Hile iddiaları ve mahkeme süreçleriyle sonuçların alınması günler ve hatta haftalar alabilir.
270 rakamı nedir?
ABD’de başkan doğrudan halk oyu ile seçilmiyor. ABD Kongresindeki sandalye sayısı kadar toplam oya sahip ‘electoral college’ denen seçiciler kurulunun oy dağılımı başkanı belirliyor. Toplam 538 oy olduğu için salt çoğunluk oyu olan 270 oya ulaşan başkan seçilmiş oluyor. Her eyaletin Kongre’deki sandalye sayısı, seçiciler kurulunda kaç oyu olduğunu belirleyen şey.
Maine ve Nebraska eyaletleri dışında 48 eyalette de toplam halk oyunda çoğunluğu kazanan aday, eyaletin bütün delege oylarını kazanmış sayılıyor. Maine ve Nebraska ise seçim bölgelerine bölerek, her seçim bölgesinde hangi aday çoğunluğu kazanırsa o bölgenin oyunu o aday kazanmış oluyor. Dolayısıyla bu iki eyalette her iki parti de aynı anda delege oyu kazanabiliyor.