Terör ve güvenliği tehdit edecek durumlar için somut sınırları belli yasalar mevcutken, sınırları belirsiz muğlak bir ‘ulusal güvenlik paketi’yle her türlü istismara kapı açmanın ABD’ye maliyeti çok büyük oldu.
13 Aralık 1981 sabahı ülkede sıkıyönetim ilan edilmesinin ardından yaşanan bazı sıradışı hareketlenmeler, bu kez her şeyin farklı gelişeceğinin, Polonya halkının totaliter bir anlayışla kolayca idare edilemeyeceğinin adeta habercisiydi.
ABD bir kez daha tartışmalı bir mahkeme jürisi kararının artçı sarsıntılarını yaşıyor. Peki genel olarak Ameriklan yargısında jüri sistemi nasıl işliyor? İşte merak edenler için kısa bir klavuz:
Ferguson’da bir beyaz polis memurunun 18 yaşındaki siyahi bir genci öldürmesiyle başlayan gerilim, Amerika’nın kadim sorununu bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Mississippi hala yanıyordu…
İki gündür değişik mecralarda ‘ABD Adalet Bakanı Eric Holder istifa etti’ haberine rastlamış olanlar başlığa biraz temkinli yaklaşacaklardır. Ancak gerçek bu, ABD’de bir Adalet Bakanlığı var ama ‘Adalet Bakanı’ yoktur.
”ABD Anayasasının birinci ek maddesi (First Amendment), zaten çoğunlukla bu tür uçuk kaçık fikirlerin de özgürce ifade edilebilmesini sağlamak için vardır. Herkesin hemfikir olduğu düşünceyi korumak için yasal düzenlemeye ihtiyaç yok ki”
Özgür medya, sadece demokrasinin değil ulusal güvenliğin de garantisidir. Halktan, ulusal güvenlik ile özgür medya arasnda bir seçim yapmasını isteyen her yönetim kötü niyetlidir.
20’nci yüzyıl boyunca Amerika’daki her reformist ve hümanist mücadelede en ön safta Pete Seeger ve şarkıları vardır.
Demokrasi, seçmene seçme özgürlüğünün yanı sıra seçmeme özgürlüğü ve gücü de verebilir mi? Bazı ülkelerde oy pusulularına eklenen NOTA seçeneği bu özgürlüğü de veriyor.
O.Henry, “Lahanalar ve Krallar” adlı öyküsünde, tek üretimi muz olan ve destekçilerine rüşvet hissesi dağıtarak ayakta duran ‘Republic of Anchuria’ adlı kurgusal diktatörlükte yaşananlar anlatıyor