Skip to content
Menu

Devlet takibinden ve şirketlerden bağımsız paralel internet

net-neutralityAMERİKA BÜLTENİ (21 Ağustos 2013)

İlk bakışta ‘Matrixvari’ bir dünyayı andırıyor. Küresel ya da ulusal elektronik takibi ve sansürü aşmak isteyen aktivistlerin öncülük ettiği ‘paralel internet’ler çığ gibi yayılıyor.

Bu yeni alternetif internet ağlarına dikkat çeken yazısına ‘’Joseph Bonicioli, çoğunlukla sizin ve benim kullandığım interneti kullanıyor’’ diye başlayan Mother Jones yazarı John Hersey ekliyor:

‘’Ancak Atina çevresindeki komşuları ve dostlarıyla konuşmak için çok ilginç ve tuhaf bir yola daha sahip: Özel paralel internet.

O ve Atinalı dostları, dam üstü wifi antenler yerleştirerek internet evreninde ‘mesh (şebeke)’ denen bu özel ağı kurdular. Aslında paralı kullandığımız internetten çok daha hızlı. Datalar ‘mesh’te, ticari internet ağından 30 kat hızlı akıyor. Bonicioli ve arkadaşları bu ağda video-sohbetler ediyor, çok büyük dosyaları paylaşabiliyor ve bu sürede normal internette hiçbir şekilde görünmüyorlar bile. Athens Wireless Metropolitan Network dedikleri ağlarının Atina ve yakın adalardan da dahil şimdilik 1000 üyesi var. İsteyen herkes, bazı ekipmanlar tesis ederek bedava şekilde bu ağa katılabiliyor. ‘Sanki başka bir web’miş gibi’ diye anlatıyor Bonicioli, ‘Bu bizim ağımız ve oyun sahamız’ diyor.’’

Bu ‘mesh’ de diğerleri gibi bir mahalli sosyal merkeze dönüşmüş durumda. Bloglar, forumlar, korsan Craigslists bile mevcut. Film geceleri var. Her bir film gecesinde bir üye film yayınlıyor ve yüzlerce üye seyretmek için kanala giriyor. Çok daha fazla yerel kültür hakim. Mesh üyelerinin aradıklarını bulabilmeleri için bir mini-Google’ları bile var. ‘’İnsanların yaklaşımını değiştirdiğine’’ dikkat çeken Bonicioli, ‘’İnsanlar paylaşıyor. Yan komşularını tanımaya başlıyor, benzer ilgi alanlarına sahip oldukları komşularını buluyorlar. Bir araya gelip sohbet edebilecekleri gerçek insanlar tanıyorlar’’

Atinalılar bu deneyimde yalnız değil. Dünya çapında çok sayıda muhitin insanları kendi ‘mesh’lerini tesis ediyor. Bu hızlı yayılışta, ‘mesh’in aslında normal internete en ucuz ulaşım yolu olmasının da rolü var. Ancak, kullanıldıkça yeni bir çok avantajı da keşfedilmeye başlandı. En önemlisi, ‘dışarıdan müdahale’ konusunda normal internete göre oldukça güvenli olması. Devletlerin ve şirketlerin internetteki hareketlerimizi büyük takibe aldığı bu çağda, kullanıcı-kontrollu ağ, devletler ve şirketler için ‘yıkıcı’ bir konsept. ‘’Eğer kendi ağını kendin yönetiyorsan’’ diyor Bonicioli, ‘’Kimse onu istediği zaman kapatamaz’’.

Mesh, fakir interneti

İnternet, her ne kadar ‘ele avuca sığmaz bir biçimsizlik’ olarak görülse de, merkezi aslında fiziksel bir varlığa sahip. Bu varlığın bel kemiği ise, dataları, ülkeden ülkeye, şehirden şehire taşıyan fiber optik, telefon veya TV kabloları. İnternete girebilmek için bilgisayarınızı bu bel kemiğine bağlayacak bir ‘bağlantıya’ ihtiyacınız var. İnternet literatüründe buna ‘last mile problem(son nokta problemi)’ deniyor. AT&T, TTNet gibi internet servis sağlayıcıları(ISP) bu işi yapıyor. İnternetin bel kemiği ile bilgisayarınız arasında data-sinyal nakliyesini telefon ya da kablolu TV hatları aracılığıyla taşıma karşılığında sizden ücret alıyorlar.  Gelişmiş ülkelerde bir çok ISP firması var. Ama kırsal kesimler veya az gelişmiş bölgeler karlı olmadığı için buralarda yoklar. İşte ‘mesh’ler bu tür bölgelerde yaşayan insanların internete erişim problemini de çözüyor. Örneğin İspanyol mesh ağı Guifi. İspanyollar, uzun menzilli dam antenlerini wifi kartlarına bağlayıp kütüphaneler gibi kablosuz internet imkanı sağlayan noktalara yönlendiriyor. Bu ücretsiz ağa katılmanız için tüm yapmanız gereken, wifi merkezinize bazı donanımlar ekleyerek sinyali çevrenize de ulaştırmanıza izin vermek. Dünyanın en hızlı büyüyen ‘mesh’i olan Guifi’nin şimdiden 21 binden fazla üyesi var.

Şimdiden ‘business’ modelleri de çıkmış durumda. İnternetin ya aşırı pahalı ya da hiç olmadığı Afrika kıtasında, insanlara çok ucuza ‘mesh’ bağlantısı kurma imkanı veren cihazlar satan firmalar piyasaya çıkmaya başladı.

Mesh icat edildi sertlik bozuldu

Tahmin edileceği gibi ‘mesh’in en çok gürültü koparacağı alan ekonomi değil politika. Sosyal medya isyanlarının çığ gibi arttığı günümüzde özellikle baskıcı ülkelerde internet kesilerek bu tür aktivizmlere engel olunmaya çalışılıyor. İşte ‘mesh’ politik aktivistlere böylesi durumlar karşısında güvenli iletişim olanağı sağlıyor. Örneğin Mısır’da, Hüsnü Mübarek, servis sağlayıcılara talimat vererek ülke internetini kesmişti. Çin Komünist Partisi, yurttaşlarının demokrasi yanlısı internet sitelerine girmesini engellemek için ‘Büyük Kalkan’ kullanıyor. ABD’de bazı kitlesel gösterilerde mobil iletişim servisi sağlayan telefon firmaları hükümetin talebi ile gösteri alanlarında bu iletişimi kesebilmişti. Yani ‘son nokta problemi’ sadece teknik ve ekonomik değil politik ve kültürel bir konu aynı zamanda.

İşte ‘mesh’ler, devlet müdahalesine karşı dijital özgürlük alanları yaratma potansiyelleriyle de çok dikkat çekici. Wall Street İşgal eylemi sırasında, Free Network Foundation kurucu ortağı Isaac Wilder, eylemciler için bir ‘mesh’ üretmişti. Ama en ünlüsü, Yeni Amerika Vakfı’na ait Açık Teknoloji Enstitüsü’nün, isteyen herkese kolayca bir mesh yaratma olanağı veren Commotion (gürültü-patırtı) adlı yazılımı. Demokratik bir ülkede muhalefet bu sayede özel ve şfireli bir iletişim ağı kurabiliyor. Antidemokratik ülkede ise eğer yönetim normal interneti tamamen kapatırsa o zaman aktivistler bir uydu frekansı kiralayıp ‘mesh’ bağlantısı tesis edebilir ve geniş kalabalıklar arasında özel bir internet tesis edebiliyor.

Açık Teknoloji Enstitüsü uzmanları, ‘Commotion’u, New York’ta Sandy Kasırgası sırasında internet kesildiğinde Brooklyn Red Hook semtinde denediler. Ve semt halkı, kolayca kendi özel ağı ile iletişim kurabildi. OTI bugünlerde Tunus’ta güvenli yerel ağlar kuruyor.

Telefon konuşması ‘mesh’i de mümkün

Hatta, sesli arama bile ‘mesh’leştirilebiliyor. Commotion bünyesinde, Android telefonların, hat sağlayıcı firmaları üzerinde değil wifi aracılığıyla doğrudan iletişim kurabilmesini sağlayan Serval adlı bir donanıma da sahip. Bir tür yüksek teknolojili özel ‘walki-talkie (telsiz)’ ağı oluşuyor. Serval ayrıca, telefon konuşmasını ve SMS’leri kriptolu hale getirerek, dışarıdan takip ve dinlemeyi oldukça zorlaştırabiliyor. Bu sadece polisin yerel telefon ağını kapattığı anlarda değil, deprem sonrası gibi afet anlarında da kullanılabilecek bir olanak.

Ancak her ne kadar ‘paralel internet’ bir muhalif ruhun ürünü olsa da sıradışı bir ilgilisi de dikkatten kaçmıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, dünyanın değişik bölgelerinde ifade özgürlüğüne yardımcı olacağına inandıkları için Commotion’a 3 milyon dolarlık destek sağladı. Bununla beraber, ‘Commotion’un ABD içinde aktivistlerce de aynı gerekçeyle kullanılması kaçınılmaz. Bir OTI yöneticisi, ‘’bu ABD de dahil bütün dünya için anlamı olan birşey’’ görüşünü dile getiriyor.

Küresel bir ‘mesh’ yaratmak mümkün mü?

Mesh, teknik doğası gereği ‘yerel’ bir olanak. Ancak yerel meshlerin sayısının hergün artması akıllara, ‘’Peki küresel bir mesh yaratmak mümkün olabilir mi?’’ sorusunu getiriyor. Herkesin herkesle, hiçbir hükümet ve şirket kontrolü olmadan iletişim kurabildiği küresel bir ağ. Mesh insanları, teknik olarak, böylesi bir fikrin yaşama geçirilmesinin çok ama çok zor olmakla beraber tamamen de imkansız olmadığı düşüncesinde. Arjantin’de kurulan bir mesh, 16 km menzile kadar ulaşabiliyor. Bonicioli ise Yunanistan’daki ‘mesh’lerinin 60 mil öteye kadar ulaştığını kaydediyor. Daha uzun mesafeler için renkli bir fikir var. Wifi repetörü yüklenmiş bir balonu atmosferde 18 kilometre kadar yükseğe çıkarıp, yüzlerce kilometre uzaklıktaki iki şehir arasında kablosuz ağ olanağı kurabilirsiniz. Uçuk bir teori gibi görünebilir ama Google, geçen yaz, Yeni Zelanda’nın kırsal kesimlerine kablosuz bir ağ şemsiyesi kurmak için çok sayıda balonu ülke gökyüzüne gönderdiği ‘Project Loon (Zırdeli Projesi)’ ile fikri yaşama geçirdi.

Mesher’ların gözlerinde hala küresel gerçekten özgür bir internet hala serap gibi olsa da, vizyoner tutkuları çok bulaşıcı.

Haberin kaynağı: Mother Jones