Skip to content
Menu

Amerika’yı şok eden yemek! Beyaz Ev’de bir siyah…

Cover of 'Guest of Honor.'

CEMAL TUNÇDEMİR

16 Ekim 2015

‘’Alabama’nın Tuskegee şehrinden Booker T. Washington, dün akşam yemekte Başkanın konuğu oldu.’’

Tam 114 yıl önce bugün Beyaz Ev’den (White House) bu basın açıklaması yapıldığında Başkanın günlük programı hakkında Amerikan kamuoyunu bilgilendiren basit bir bilgi notu gibi görünüyordu. Ama öyle olmadı. Öğlene doğru Amerika’da yer yerinden oynuyordu. Bu yemek medyanın, politikacıların ilk gündem maddesi haline geldi. ABD Başkanı Theodore Roosevelt’e tepki çok büyüktü. Peki neden?

Booker T Washington bir kanun kaçağı mıydı? Hayır, bir eğitimciydi. Toplumda sevilmeyen bir kişi miydi? Hayır, o sabaha kadar Amerikan halkının çoğu kim olduğunu bile bilmiyordu. Peki bu sıradışı öfke ve tepkinin nedeni neydi? Booker T Washington’un derisinin rengi…

İlk kez bir Amerikan başkanı Beyaz Ev’de bir siyahı misafir olarak ağırlıyordu. Hele Başkanın Booker ile yediği yemekte masada first lady’nin de bulunması bardağı taşıran damlaydı. Bu apaçık beyaz ve siyahın eşit olduğu iddiasında bulunmak gibi birşeydi. Mississippi Senatörü James Vardaman, ‘’Beyaz Saray zenci kokusuna bulandığı için, fareler ahıra kaçmıştır’’ şeklinde konuşacaktı. Memphis Scimitar gazetesi, Başkanın bu cüretini, ‘’bir Amerika Birleşik Devletleri vatandaşının bugüne kadar işlediği en lanetlik girişim’’ diye niteleyecekti. Missouri eyaletinde yayın yapan Sedalia Sentinel gazetesi 10 gün sonra 26 Ekim günü manşetten, son bölümünde ‘Başkan kızını Booker’a versin’’ diyen, ‘’Zenciler Beyaz Saray’da’’ adlı aşağılayıcı bir şiir yayınlayacaktı. ‘Amerika’ya ve Amerikan halkına utanç yaşatan bu yemeği’ aşağılayıcı karikatürlerin haddi hesabı yoktu. Hatta, Tuskagee’ye gidip Booker Washington’u öldürecek bazı tetikçiler bile kiralandığı ortaya çıktı.

Kuzey medyası ve politikacıları ise daha dikkatli bir dil kullanıyordu. Ancak onların da bir çoğu, Beyaz Ev’de bir ‘zenci’yi ağırlamanın, güneydeki zenci bozgunculuğunu teşvik edebileceği, endişesini dile getiriyorlardı. Bazılarına göre bugün bir siyahın Beyaz Saray’da ağırlanmasını, yarın bir siyah adamla bir beyaz kadının evlenmesinin hoş görülmesi talebi izleyecekti. Nereye kadar gidecekti? Siyahların da bu ülkede yeri vardı elbette ama o yeri ve hadlerini de bilmeliydiler.

Derisi siyah bir konuğu yemekte ağırladı diye aşağılanan tek kişi Başkan Roosevelt değildi. Başkanın davetini kabul ederek yemeğe giden güneyli siyahi ve eğitimci Booker Washington da, kuzeyli radikal siyah liderlerin hedef tahtasındaydı. Bostonlu siyahi gazeteci ve aktivist lider William Monroe Trotter, yemeğin, Booker Washington’un, ‘’siyahlarla beyazların ayrılığına direnç göstermezken, kendisi Beyaz Saray’da yemek sofrasına oturmaktan çekinmeyen bir ikiyüzlü olduğunu” gösterdiğini yazacaktı.

Tepkilerden bunalan Roosevelt savunmaya geçmek zorunda kaldı. First Lady’nin bir siyah adamın bulunduğu yemek masasına oturmadığı iddiasında bulunuldu. Bazı Beyaz Saray yetkilileri ise, ‘’bir akşam yemeği değil bir öğle atıştırmasıydı’’ iddiasında bile bulundular. Booker Washington o günlerde sessiz kalarak arkadaşını daha fazla zor duruma düşmekten kurtardı. Ama tartışmalar, hakaretler günlerce, haftalarca hatta yıllarca sürdü. 1930’lu yıllarda eski First Lady Roosevelt’e ‘gerçekten o bi akşam yemeği miydi yoksa basit bir öğle atıştırması mıydı?’ diye sorulduğunda, ‘kesinlikle akşam yemeğiydi’ diyerek tartışmaya son noktayı koyacaktı.

Deborah Davis, ‘Şeref Konuğu: Ülkeyi Şok Eden Yemek’ kitabında bu ibretlik olayı arka planıyla çok etkileyici şekilde yansıtıyor. Bana en çarpıcı geleni ise iki adamın yaşamındaki paralellikler. Yemekten birkaç yıl önce tanışan ve bir şekilde arkadaş da olan bu iki adam, yani Theodore Roosevelt ve Booker Washington, yaklaşık aynı yaşlardaydı. Birbirine yakın zamanlarda evlendiler. Birbirlerine yakın yaşlarda çocukları vardı. İkisi de evlat acısı yaşamıştı. Tek bir fark vardı aralarında: derilerinin rengi. İşte bu renk farkı, Booker’ın ailesi olmayacak bir köle olarak büyümesine yol açarken Roosevelt’i ise ayrıcalıklı bir beyaz ailenin üyesi yapmıştı.

Booker T Washington, Amerikan iç savaşı sonrası köleliğin yasaklanmasından sonra kazandığı özgürlüğü çok iyi değerlendirmiş ve kendisini yetiştirmişti. Kıt olanaklarla eğitim gören herkes gibi eğitime çok değer verdi. Tuskagee’de siyah çocuklar için bir üniversite inşa etmeye karar verdi. Eski terkedilmiş bir kilisenin harebesinden bir üniversiteyi kelimenin gerçek anlamıyla ‘tuğla tuğla’ inşa edecekti. Tuskegee Universitesi böyle doğdu. Dönemin zenginlerinden Andrew Carnegie, güneyin derinliklerinde bir siyah eğitimcinin bu mücadelesinden çok etkilendi ve üniversiteye kütüphane hediye etti. O dönemde başkan yardımcısı olan Theodore Roosevelt de, Alabama’ya kadar giderek bu projeye destek vermeyi planlıyordu. İkilinin dostluğu da böyle başlayacaktı. Ancak Roosevelt Alabama’ya gidemeden dönemin başkanı McKinley bir suikaste kurban gidince Roosevelt onun yerine ABD başkanlığına geçti. Ancak ikilinin iletişimleri sürdü ve Roosevelt arkadaşının okul projesine büyük destek, tavsiyelerine kulak verdi.

ABD’de Theodore Roosevelt’in başkanlığına  kadar, ‘Executive Mansion’ olarak adlandırılan başkanlık konutunun adının ‘White House (Beyaz Ev)’ olması da ironik şekilde bu dönemde oldu. Aslında Beyaz Ev’in inşasında siyah köleler çalışmıştı. Beyaz Ev’in içindeki birçok hizmetçi hep siyahlardan oldu. Birgün bu konağa resmi ad konulduğunda adı uzun zamandır halk içinde anıldığı şekliyle ‘Beyaz Ev’ oldu. 114 yıl önce bugün ise ilk kez bir siyah, hizmetçi, tamirci olarak değil de yemek misafiri olarak bu binadan içeri girdi diye ABD’de kıyamet koptu. O tartışmalı yemeğin konuğu Booker Washington, 1899’da bir gazete röportajında, ‘birgün başkanlık konutunda bir siyah oturacak’ umudunu dile getirmişti.

1930’lu yıllardan sonra bu yemek büyük ölçüde unutuldu. ABD’de son dönemde bu olayı yeniden geniş kitlelere duyuran ‘Şeref Konuğu: Ülkeyi Şok Eden Yemek’ kitabının yazarı tarihçi Deborah Davis, bu yemeği, 2008 yılına kadar hiç duymadığını itiraf ediyor. Deborah Davis’in bu yemeği ilk kez duyması ise 6 Kasım 2008 günü Arizona Senatörü John McCain’in, rakibi Barack Obama karşısında yenildiğinde yaptığı yenilgiyi kabul etme konuşmasıyla olmuş. Senatör McCain konuşmasında, ”Yüzyıl önce Başkan Roosevelt’in bir siyah Amerikalıyı Beyaz Ev’de yemekte ağırlaması büyük bir tepki seline yol açmıştı. Amerika bu akşam bir Afrikan-Amerikalıyı başkan seçerek, o acımasız bağnazlıktan dünyalar kadar uzaklaştığını sergiledi” diyecekti.

20 Ocak 2009’dan beri bir siyah adam ve siyahi eşi, iki siyahi kızlarıyla haftanın 7 akşamı Beyaz Ev’de yemek yiyor. Elbette bu ABD’nin nereden nereye geldiğinin en çarpıcı göstergesi… Ama hala Alabama’nın, hala Missouri’nin, hala Mississippi’nin derinliklerinde, New Yorklu, Bostonlu beyaz ailelerin çocuklarıyla aynı fırsatlara sahip olmayacak siyah çocuklar, yoksulluğun, ırkçı polislerin, ırkçı ekonomi-politikaların kısır döngüsünde debelenecekleri bir yaşama doğuyor. Bu da, hala ne kadar az mesafe katedildiğinin göstergesi…