AMERİKA BÜLTENİ (22 Mayıs 2017)
Follow @amerikabulteni
Brüksel’deki federalistlerin eskiden beri rüyası, Avrupa’nın dünyadaki ağırlığını artıracak bir Avrupa Ordusu kurmak. Londra merkezli bakışa göre ise böyle bir ordunun NATO’ya rakip olma potansiyeli var. Bazen bir fantezi bazen de korkutma aracı olarak her birkaç yıl da bir gündeme gelen Avrupa Ordusu yolunda bu kez somut gelişmeler var.
Almanya’nın Avrupa’daki iki yakın müttefiki Çek Cumhuriyeti ve Romanya ile geçtiğimiz Şubat ayında aldığı ordularını entegre kararını hatırlatan Foreign Policy dergisi, o günden beri sürecin, Almanya farklı bir isim koyarak düşük profilli gösterse de ‘Avrupa Ordusu’ yolunda sessiz bir somut gelişme içinde olduğunu yazdı.
Anlaşmayla, Romanya ve Çek Cumhuriyetinin bütün silahlı birlikleri Bundeswehr’e (Alman Ordusu) katılmıyor ancak Romanya’nın 81’nci mekanize tugayı ile Çek Cumhuriyetinin savaş kabiliyeti ve çatışma deneyimi en yüksek birliği olan 4’ncü Hızlı İntikal Tugayı, Alman ordusunun 10’ncu Zırhlı Tümeninin parçası olacaklar. Böylece Alman ordusuna entegre olan Avrupa ülkesi sayısı üçe çıkmış oluyor. Daha önce de Hollanda’nın bir tugayı Alman Hızlı Müdahale Tümenine ve bir başka tugayı ise 1’nci Zırhlı Tümenin parçası haline gelmişti.
Münih’te bulunan Bundeswehr Üniversitesinin uluslararası ilişkiler profesörü Carlo Masala, kıtadaki diğer bazı güçler henüz katılmasa da ‘’Alman hükümeti, Avrupa ordularının entegrasyonunu gerçekleştirme konusundaki isteğini gösteriyor’’ yorumu yapıyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncke, sık sık Avrupa Ordusu fikrini gündeme getirmesiyle ünlü. Ancak sıklıkla da bu önerileri ya küçümsendi ya da sessizlikle geçiştirildi. Bu fikrin Avrupa’daki en büyük muhalifi İngiltere’nin AB’den ayrılmasına rağmen henüz bu konuda radikal bir söylem değişimi yaşanmış değil.
Mart ayında Avrupa Birliği bir müşterek askeri karargah kurdu ancak yalnızca 30 görevli subaya sahip bu karargah şimdilik sadece Somali, Mali ve Orta Afrika Cumhuriyetindeki eğitim faaliyetlerinin koordinasyonundan sorumlu.
Almanya’nın ‘Çerçeve Ülkeler Konsepti’ adını verdiği entegrasyon sürecinin ise, küçük bir askeri ortaklığın ötesinde amaçlar taşıdığına dair güçlü belirtiler var. FP dergisi, Bundeswehr’in komutasında mini ordular ağı gibi bir yapı olarak nitelendiriyor bunu.
Almanya, uzun süredir ihmal ettiği ordusunu da bu yolla hızla güçlendirmek istiyor. 1989 yılında Batı Almanya, GSH’sının yüzde 2.7’sini savunma harcamaları oluşturuyordu. 2000 yılında savunma harcamaları yüzde 1.4’e geriledi ve yıllarca bu oranda kaldı. NATO sözleşmesine göre her ülke için bunun en az yüzde 2 olması gerekiyor. Soğuk Savaş döneminde Bundeswehr bünyesinde 370 bin asker vardı. Bugün bu sayı 176 bin civarında. Bu yıl Almanya savunma harcamalarını geçen yıla göre yüzde 8 yükseltecek. Ancak buna rağmen Almanya askeri olarak İngiltere ve Fransa’nın hala çok gerisinde. Ülkenin geçmişte yaşadığı acı deneyimler nedeniyle de orduyu güçlendirme fikri ülke içinde de potansiyel bir tartışma konusu. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel yakın zaman önce yaptığı açıklamada, Almanya’nın NATO’nun öngördüğü GSH’nın yüzde 2’sini savunma bütçesine harcama eşiğini yakalamasının gerçekçi bir fikir olmadığını söyledi. Ancak ABD başta olmak üzere, Almanya’nın bütün irili ufaklı müttefikleri, Almanya’nın kürede daha etkili bir askeri rol oynaması için baskı yapıyor.
Ancak ordusunu genişletmek yerine Almanya ‘Çerçeve Ülkeler Konsepti’ni geliştirmeyi önceliyor. Almanya bu projeyle, ekonomik kaynak karşılığında, çevresindeki ülkelerin mevcut eğitimli, göreve hazır birliklerini kullanmayı hedefliyor. Küçük ülkeler açısından ise bu Almanya’yı Avrupa’nın savunması konusuna çekmenin bir yolu. İngiltere’nin ayrıldığı ve diğer büyük askeri güç Fransa’nın ortak savunma konseptlerine sıcak bakmadığı bir ortamda bu ülkeler Almanya’nın bu rolü üstlenmesini umuyor.
Dergiye konuşan Albay Anthony Leuvering, bir çok ülkenin Bundeswehr ile işbirliği yapmak istediğini ifade ediyor. Ancak askeri analistlere göre Almanya’nın da gönlünde yeni askeri entegrasyon ortakları var bunlar, hali hazırda büyük oranda Alman yapımı ekipman kullanan İskandinav ülkeleri.
Dergi, Çerçeve Ülkeler Konseptinin, düşük profilli çalışması nedeniyle Avrupa’da bu askeri entegrasyona henüz güçlü bir itiraz oluşmadığına da dikkat çekti.
Entegrasyonun şu anda yaşadığı en önemli sorun ise ‘dil’ sorunu. Birleşik ordunun dili ne olacak? Entegre olan birlikler, komutasına girdikleri gücün dilini yani Almancayı mı öğrenmek zorunda kalacak? Almanca konuşabilen Hollandalı bir albay, Oldenburg’daki entegre tümenin daha çok İngilizce konuştuğunu belirtiyor.
AMERİKA BÜLTENİ‘ni Twitter’dan takip edebilirsiniz