Skip to content
Menu

New York Times’ın ilk kadın yayın yönetmeninin günleri nasıl geçiyor?

AMERİKA BÜLTENİ (17 Ekim 2011)

Dünya gazeteciliğinin amiral gemisi olan New York Times’ın genel yayın yönetmenliğine gelen ilk kadın olarak medya tarihine adını yazdıran Jill Abramson, yeni çıkan kitabıyla bugünlerde kendisi haber oluyor. Dünyanın en güçlü medya organlarından birinin başındaki insanın kitabı ise dünya ya da Amerikan politikası ile ilgili değil, bir yavru köpekle ilgili…  ‘’The Puppy Diaries: Raising a Dog Named Scout (Bir yavru köpeğin günlüğü: Scout adlı bir köpeği büyütmek)’’ adlı kitabı, gazetede yayınlanan ve oldukça ilgi gören blog yazılarının genişletilmiş hali. Abromson, bu hafta içinde bir yandan CBS televizyonuna verdiği röportajla gazetecilik hayatından kesitleri hem de gazetesinin bugününe ve geleceğine ilişkin görüşlerini paylaşırken, New Yorker dergisinin hakkında hazırladığı oldukça geniş portre yazısına da konu oldu.

New York Times’ta işe nasıl başladı?

Uzun yıllar değişik medya organlarında çalışan Abramson, 1997 yılında Wall Street Journal gazetesinin Washington büro şefiyken, New York Times’ın köşe yazarı arkadaşı Maureen Dowd ile Washington’daki bir kitap partisinde sohbetiyle New York Times hayatının başladığını anlatıyor. Dowd’un kendisine ‘’gazete için iyi bir kadın çalışan aradıklarını, böyle birini tanıyıp tanımadığını’’ sorduğunu aktaran Abramson, ‘’kendisine, ‘neyim ben, ince kıyılmış ciğer mi’ bakışıyla baktım. ‘Ama sen bulunduğun yeri Times için terketmezsin’ dedi. Ben de, bir dene hele dedim.’’ şeklinde anlatıyor Times’a geçmesine neden olan diyalogu.

NYT’ın başında bir kadın olarak bulunmak nasıl bir duygu?

New York Times gazetesi haber merkezi, 1250 çalışanıyla dünyanın en kalabalık haber merkezlerinden biri. Peki dünyanın en önemli gazetesinin başında bir kadın olarak bulunmak nasıl bir duygu? ‘’Çok güçlü kurumların başına bir kadının gelmesinin haber değeri olmadığı günlerde olmayı çok isterdim ama maalesef henüz o günlerde değiliz’’ diye konuşuyor.

Güne iPad’tan New York Times’ı okuyarak başlıyor

CBS röportajında, Abramson’un günlük hayatından da görüntüler var. Evinde sabah kahvesini içerken bir yandan kağıt baskıyı okuyan Abromson’un aynı anda önündeki iPad’tan gazetenin iPad baskısını da sık sık kontrol ettiği görülüyor. Dünyanın en etkili gazetesine hangi haberlerin girip girmeyeceğinde nihai kararları veren Abromson, hergün gazetenin efsanevi ‘’Page One (Birinci Sayfa)’’ toplantısına da konuşmacı olmaktan çok dinleyici olarak başkanlık ediyor.

Konuşma tarzı ve ses tonu hakkında ne diyor?

Jill Abromson’un kendisini şahsen tanıyanlar ya da dinleyenler için en ayırıcı özelliklerden biri de, ses tonu ve cümle sonlarında kelimelerin son harflerini uzatan konuşma üslubu: ‘’Ablam var ve maalesef aynı benim gibi konuşuyor. İkimiz de aynen annemiz gibi konuşuyoruz. Yani bütün söyleyeceğim genetic bir durum’’.

New York Times bir gün kağıt baskıyı bitirecek mi?

Yeryüzündeki birçok medya sohbeti genel olarak bir şekilde bu soruya geliyor. Abromsonun gazetenin son yıllarda dijitalleşmesi sürecini yöneten isim olması da, yayın yönetmeni olduktan sonra bu soruyu daha da güncel hale getirdi. Nitekim artık, gazetenin internet sayfasını, kağıt baskısıyla aynı önemde gördüğünü her fırsatta söylüyor. ‘’Birgün gazete kağıt baskısını bitirecek mi?’’ sorusuna da, ‘’Aslında, herkesin eğlendirecek cevabı vermem lazım. Ama şu anda insanlar kağıt baskıya da o kadar bağlı ki…’’ cevabı vermekle yetiniyor.

En büyük pişmanlığı Irak savaşında yalana alet olmak

Abromson gazetenin sol politikacıları kayırdığı görüşüne karşı çıkarken, bazı hatalar yapıldığını kabul ediyor. En büyük hata ise, Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu yönünde devlet içinden aldıkları dosyaları, aksini araştırmadan haberleştirmeleri olduğunu belirtiyor. Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olmadığı ortaya çıkmıştı. Abromson, Bush yönetiminin ortaya koyduğu kanıtları şüpheli bulan kaynakları da olduğunu ifade ediyor ve, ‘’Ancak propagandanın muhalefeti gölgelemesine izin verdik’’ diyor.

Kamyon altından NYT’ın başına giden 4 yıllık süreçteki dostu köpek yavrusu

2007 yılında dünyaca ünlü Times Square’de 44’ncü Sokak girişinde bir kamyonun çarptığı Abramson, 2 santimlik farkla tamamen ezilmekten kurtulmuştu. Vücudunda bir çok kemiği kırılan Abromson, haftalarca hastanede tedavi görerek yeniden hayata dönmüştü. Hastaneden çıktıktan sonra bunalıma giren Abromson’a kocası Henry Griggs’in aldığı köpek yavrusu Scout ise, onu yeniden hayata bağladı. Peki, New York Times gibi bir gazetenin tam zamanlı editörüyken nasıl oldu da bu kitabı yazabildi? Aslında kitap Abromson’un daha önce yayınlanan ve büyük ilgi gören blog yazılarına dayanıyor. Ancak yine de oldukça zaman isteyen bir çalışma. ‘’Haber merkezindeki meslektaşlarım da benim çok farklı boyutlarda yaşayan bir insan olduğumu öğrendiler ve bunu kabullendiler’’ diye şaka yapıyor.