Skip to content
Menu

Seval Öz: Ağabeyim Mehmet Öz ile Robinson hayatı yaşadık

Dr. Mehmet Öz’ün kız kardeşi 49 yaşındaki Seval Öz, ABD San Francisco’daki Google’ın merkezinde müdür olarak çalışıyor. Özgürlüğüne düşkün olduğu için babası ve ağabeyi gibi tıbbı seçmediğini söyleyen Öz ile Star Gazetesi’nden Aslı Gür konuştu: 

Seval Öz, ABD’de doğup büyüyen, insanları tanımaya çocukluğundan beri meraklı, dünyanın en büyük şirketlerinden Google’ın yeni teknolojilerinden sorumlu başarılı bir iş kadını. Onun bir özelliği de dünyaca ünlü Türk doktor Mehmet Öz’ün kardeşi olması. Seval Öz, Hillary Clinton, Madeleine Albright gibi Amerikan siyasetine damga vuran kadınların mezun olduğu Welleslely Koleji bitirmiş, sonra da The Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) elektronik eğitimi almış. Bugün Google’da yeni iş geliştirme yöneticisi olarak çalışan 49 yaşındaki Öz, ABD’nin teknoloji merkezi olarak bilinen ‘Silikon Vadisi’nde, San Francisco’da yaşıyor ama Türkiye’de olup bitenleri de yakından takip ediyor…

Google’ın Yeni İş Geliştirme Müdürü olarak çalışıyorsunuz. Daha önce neler yapıyordunuz?

Kızım Rüya’yı büyütüyordum. Uzun yıllar New York’ta bankacılık yaptım. Özellikle yatırım bankacılığı alanında uzmanım. San Francisco’ya yerleştikten sonra finans şirketlerinde çalışmaya başladım. Rüya doğunca dört yıl mesleğime ara verdim. Bu sırada ağabeyim Mehmet Öz ile ABD’deki çocukların sağlık eğitimleriyle ilgili bir projeye başladım. Proje için çalışırken teknoloji bilgimi de geliştirdim. 2008’de internet arama motoru olan CUil’i kurduk. Kurucularımızın biri Google’ın ilk mühendislerinden olduğu için Google ile aramızda bir bağ vardı. 2010’un sonunda Google ekibimizi ve şirketimizi satın aldı. Bu yüzden CUil artık hizmet vermiyor. Şimdi Google için yeni teknolojiler üretiyorum.

10 yıl sonra teknoloji ucuzlayacak

Şimdiye kadar geliştirdiğiniz özel projeler var mı?

Göreve geldiğimde Mısır’da ‘Arap Baharı’ yaşanıyordu. Oradaki mühendis arkadaşlarımdan internette yapılabilecek pek çok farklı detay öğrenmiştim. Türkiye’nin de 12 Haziran seçimlerine hazırlandığı aklıma geldi. Seçim haberlerini anında yayınlamak için bir sistem hazırladık. İnsanlar seçimle ilgili her bilgiyi Google’dan kolayca öğrenecekti. İlk kez uluslararası seçim sonuçları internet sayfasından canlı olarak halka açıklanacaktı. Yepyeni bir sayfa tasarladık ve seçim bilgilerini anında yayınladık. Bu sistemi sadece bir ay içinde kurduk ve başarılı olduk.

Genelde kadınların teknolojiden çok anlamadığı söylenir ama siz bu imajı yıkan en önemli isimlerdensiniz. Çocukluğunuzda mı başladı bu merak?

Çocukluğumdan beri teknolojiye ilgim vardı. Tarih, fen alanlarına ve aslında insanlara meraklıydım. Bunları bir araya getirip dünyayı değiştireceğime inanıyorum. İnsanları incelemeyi, herkesin özel hayat felsefesini anlamayı severim. Bu yüzden New York caddelerinde yürümeye, işime patenle gidip gelirken otobüslere, taksilere binerken insanları incelemekten zevk alırım. Bu merakım seneler sonra internet ve teknolojiye atılırken çok yardımcı oldu. Çünkü insanlar teknolojiyi kullanıyor. Eninde sonunda satış, üretim, tüketim, teknoloji bireylerle ilgili konular. Kadınların teknolojiden anlamadıklarını ise asla düşünmüyorum. Kadınlar bir ülkenin verimliliğini sağlayabilecek güçte. Her alanda kendilerini gösterebiliyorlar, teknoloji de bunlardan biri.

Son yıllarda tüm dünyada teknolojik açıdan gelişmeler yaşanıyor. Siz gelecek 10 yılda neler öngörüyorsunuz?

Dünyada 10 yıl sonra geriye baktığımızda şimdiki halimizi tanıyamayacağız. Değişim çok hızlı olacak. Şimdi kullandığımız otomobiller o zaman kumanda edilmeye ihtiyaç duymayacak. Yeni enerji keşifleri, elektronik araba, daha uzun pil, teknolojik dönüşümü yaratacak. Bugün insan gücünün yaptığı pek çok uygulamayı ileride robotlar halledecek. Bilgisayarların yerini yeni, ufak teknolojik cihazlar alacak. Televizyonlar bile artık olmayacak. Tüm görüntüleri iPad benzeri küçük cihazlardan izleyeceğiz. Teknoloji daha da ucuzlayacak.

Hızlı otomobil tutkunuyum

Yoğun iş temponuz dışında nasıl bir hayatınız var? Neler yapmayı seviyorsunuz?

Spor yapmak tutkum, özellikle de takım sporları. Basketbolda eyalet birinciliğimiz var. Tenisi hala çok severek oynarım. Yüzmeyi hiç ihmal etmem. Kızımın doğal ortamda büyümesi için de çok büyük çaba gösteriyorum. Evimizde iki köpek, bir tavşan, iki kedi, iki kuş ve daha pek çok hayvanımız var. Hızlı otomobil kullanmayı da severim. Hız bana özgürlük hissi veriyor. Ama dengemi de yogayla sağlıyorum. Bir de uzun süredir üzerinde çalıştığım bir kitap projem var.

Ne hakkında yazıyorsunuz?

Dünya felsefeleri ve insanın iç güvenini, huzurunu sağlamasıyla ilgili bir kitap. ‘Zor şartlarda yaşayan insanlar iç güvenlerini yeniden nasıl bulabilir’i anlatıyorum. Yaşımız ilerliyor, sevdiklerimiz rahmetli oluyor, kilo almaya başlıyoruz, vücudumuz, mantığımız değişiyor. Tüm bu değişiklikler içinde kendimize nasıl dengeli bir hayat sağlanabileceğinin üzerinde duruyorum. Türkiye’de de yayımlanacak ama ne zaman bilmiyorum.

Türkiye’de neleri özlüyorsunuz?

Kuşkusuz en çok annemi, babamı, arkadaşlarımı özlüyorum. Boğaz ve Kapalıçarşı’yı çok seviyorum. Halıcılar, kumaşçılara gider alışveriş yaparım. Gümüşçülere, bakırcılara uğrarım. Arada bir baklava kaçamağı yapıyorum. Türkiye’deki siyasi gelişmeleri yakından takip ediyorum. Başbakan Erdoğan ve hükümetine destek veriyorum. Türkiye’yi bölgesel bir güç haline getirdiler. Onlara ekonomi ve teknoloji konularında fikir danışmanlığı yapıyorum. Geçen aylarda Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Google’ı ziyarete geldi. Onu insansız araca bindirdik. Kendisi makine mühendisi olduğu için büyük bir zevk aldı. Bunu ilerde Türkiye’de yapmayı düşündü. Bu çok özel bir düşünce bence.

Yediklerime çok dikkat etmem

Dr. Mehmet Öz’ün kardeşisiniz. Sık sık görüşüyor musunuz?

Aramızda 18 ay fark var ve çok yakın bir ilişkimiz var. Sık sık görüşüyoruz.

Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Küçüklüğümüz hep el ele geçti. Sokaklarda gezerek büyüdük. Aslında Robinson Crusoe’nunkin benzer bir hayat yaşadık. Çayırlarda, doğada, değişik ortamlarda bulunduk ve hep yaramazlık peşindeydik. Evimizin alt katında bir oda vardı. Burada deneyler yapardık. Ağabeyim ufakken kafamdan iğnesi olmayan bir şırıngayla su çeker gibi yapar, ardından bunu portakala enjekte etmeye çalışırdı. Anne-babamız bunları yapmamız için bizi çok özgür bıraktı.

Babanız da bir cerrah. Siz neden tıp alanında uzmanlaşmadınız?

Özgürlüğüme olan düşkünlüğüm beni bu alana yönlendirdi. Kendi yolumu çizmek, ilerlemek, farklı olmak istedim.

Canım istediğinde çikolata yerim

Dr. Öz tüm dünyada tanınıyor. Çevrenizdekilere onun kardeşi olduğunuzu söylediğinizde nasıl tepkilerle karşılaşıyorsunuz?

Onu sevdikleri için bana da yakınlık duyuyorlar. Örneğin evime yeni taşındım. Bir buzdolabı satın almaya gittim. Satış yapan adam soyadımdan kardeş olduğumuzu anladı. Hemen hayatımla ilgili sorular sormaya başladı. Kartını verdi ve ihtiyacım olduğunda arayabileceğimi söyledi. Bu samimiyeti seviyorum.

Dr. Öz sağlık reçeteleriyle tanınıyor. Siz beslenmenize çok dikkat eder misiniz?

Ağabeyim kadar değil. Stresli olmamaya dikkat ediyorum. Kahvaltıda sıkı beslenmeye çalışırım. Haftada iki kez mutlaka yumurta yerim. Diğer günlerde ise meyve ve yoğurttan oluşan karışımlar içerim. İş yerinde de salata yemeye özen gösteririm. Ekmek ve şekerden uzak duruyorum ama arada kaçamaklarım oluyor. Canım isterse siyah çikolata yiyorum.

Başka kardeşiniz var mı?

Evet var, Nazlım Öz. Aile şirketimiz olan ilaç firmasında gıda ve vitamin birimlerinden sorumlu. Yani o da sağlık sektöründe.

Kaynak: Star Gazetesi