Skip to content
Menu

Trump’ın medyayı kontrol için uyguladığı yedi taktik

AMERİKA BÜLTENİ (14 Aralık 2016)

Donald Trump’ın başkanlık kampanyası süresince ve başkan seçildiktan sonra medyaya yönelik tavrı, ABD’de medya – başkan ilişkisinde bugüne kadar görülmemiş sorunlar yaşanabilecek bir dönem başladığını gösteriyor. Harvard ve California Üniversitesinde(Berkeley) sosyal ve ekonomik politikalar profesörlüğünün yanı sıra ülkenin birçok önde gelen dergi ve gazetesine yorumlar yazan profesör Robert Reich, Trump’ın kampanyası süresince ve başkan seçildikten sonra medyayı kontrol etme amacıyla yedi taktik uyguladığını ve bunu son derece endişe verici bulduğunu belirtiyor. Daha önce hem Gerald Ford hem de Jimmy Carter yönetimlerinde görev almış ve Bill Clinton’ın kabinesinde Çalışma Bakanlığı da yapan Reich’e göre Trump’ın medyayı kontrol altına almak için uyguladığı 7 taktik şunlar:

Medyayı fırçalamak

Kasım ayının son haftasında Donald Trump ülkenin 20’den fazla TV haber programı sunucusu ve yöneticisini Trump Tower’ın 22’nci katında ‘basına kapalı’ özel bir toplantıya çağırdı. Ve bu toplantıda seçim dönemince yaptıkları yayınlardan dolayı gazetecileri ağır eleştirilerde bulunarak fırçaladı. Toplantıya katılan ama ismini açıklayamayan bir gazeteci, ‘’Trump sürekli, ‘burada yalancılarla dolu, sahtekar ve dolandırıcı medya ile dolu bir odadayız’ dedi.’’ şeklinde anlatıyor. Daha sonra odadaki CNN temsilcilerine dönerek, ‘’yalancıların televizyonu’’ demiş. NBC kanalı temsilcilerine dönerek, kasıtlı olarak kendisinin çirkin fotoğraflarını kullandıklarını söyledi ve neden daha güzel fotoğraflarını kullanmadıklarını sormuş. Bir başka katılımcı, ‘’Trump, ‘Anayasal İfade Özgürlüğü garantisini (First Amendent) gerçekten de bilmiyor. O ne diyorsa bizim de onu söylememiz gerektine inanıyor.’’ diye anlatıyor yaşadıkları deneyimi.

Eleştirel medya için kara liste yapmak

Donald Trump daha başkan aday adaylığı kampanyası boyunca, beğenmediği haberleri yapan gazetecileri ve gazeteleri ‘kara liste’ye alıyor. Haziran ayında Washington Post gazetesinin akreditasyonunu iptal etti. Trump’ın kampanyasının resmi Facebook hesabından yaptığı açıklamada, ‘’İnanılmaz derecede yalan haberlerine dayanarak düzmeci ve sahtekar Washington Post’un akreditasyonunu iptal ediyoruz’’ denildi.

Trump, başkan seçildikten sonra New York Times ile buluşmayı kabul etti ancak görüşmenin nasıl yayınlanacağı konusunda şartlarını kabul etmemeleri üzerine son anda iptal etti. ‘’Muhtemelen onlarla yeni bir toplantı tarihi belirleyeceğiz ama bu arada gerçekdışı kirli tonda yayınlarına devam edecekler’’ diye Tweet attı. Sonra bir kez daha geri adım attı ve NYT ile onların şartlarında buluştu. Ülkenin seçilmiş başkanının ülkenin en etkili gazetesi ile girdiği bilek güreşi ve inişli çıkışlı ilişki sürüyor.

Kamuoyunda medya düşmanlığını pekiştirmek

Trump sık sık gazetecileri, ‘yalancı’, ‘sahtekar’, ‘iğrenç’, ‘çirkin’, ‘alçak’ gibi sıfatlarla anıyor. Özellikle Amerikan sağında ve taşra muhafazakarlarında yaygın olan medya antipatisinden yararlanıyor ve bunu daha da derinleştirmek için sık sık provokatif çıkışlar yapıyor. Bir mitinginde, gazetecilere karşı tavrının Putin’i andırdığı eleştirilerine karşı, ‘’Bunlardan nefret ediyorum ama onları öldürmem’’ diye konuştu.

Mizahi veya eleştirel yorumları kınamak

ABD başkanları, ana akım medyada bile sık sık mizah konusu olur ve en ağır eleştirilere maruz kalır. Ancak Trump eleştiriye veya kendisi ile alay edilmesine tahammülü olmadığını gösteriyor. NBC’nin on yıllardır süren Cumartesi komedisi “Saturday Night Live” programında Alex Baldvin tarafından canlandırılan karakterini beğenmeyen Trump, saatler sonra attığı Tweet ile bu komedi programını, tek yanlı olmakla suçlayıp kınadı. Aynı şekilde, Broadway şovu Hamilton’un oyuncu kadrosundan Brandon Dixon’ın, Trump’ın başkan yardımcısı Mike Pence’e hitaben yaptığı kısa konuşmada Trump yönetiminin çoğulculuğa zarar verebileceği endişesi içinde olduklarını söyleyip duyarlılık istemesi, Trump’ı çok kızdırdı. Trump, Twitter üzerinden Hamilton tiyatro oyununun oyuncularını yaylım ateşine tuttu ve tabanında ‘Hamilton’ oyununa boykot başlattırdı.

Medyayı doğrudan tehdit

Donald Trump daha seçim kampanyası boyunca ABD’nin, politikacılara yönelik her türlü yayını mümkün ve özgür kılan ‘basın yoluyla hakaret yasasını’ değiştirmek istediğini açıkladı. Trump, gazetecilere ve basın kurumlarına hakaret davası açmayı kolaylaştırmak istediğini belirtiyor. New York Times, Trump’ın kamuoyuna en son yansıyan gelir vergisi beyannamesi olan 1995 yılı vergi beyannamesini yayınladı diye Trump, gaazeteye hukuk savaşı açacağını ilan etti. Washington Post’un beğenmediği haberleri sonrası, gazetenin sahibi Jeff Bezos’un sahibi olduğu Amazon’un şirket yapısını gündeme getiriyor.

Medyanın kendisine ulaşmını zorlaştırmak

Donald Trump, ülkenin iki büyük partisinden birinin başkan adayı olduğu halde ve sonrasında başkan seçilmesine rağmen Temmuz ayından beri sorulu basın toplantısı düzenlemiyor. Kendisini takip eden medyanın da kendisi ile her zaman yolculuk etmesini engelliyor ve kimlerle görüştüğünü medyadan saklıyor. Viladimir Putin ile telefonda görüştüğünü Amerikalı gazeteciler Kremlin’den öğrendi. George W. Bush 2000’de ilk kez başkan seçildikten sadece 3 gün sonra, 2008’de Barack Obama ilk kez başkan seçildikten sadece 3 gün sonra Amerikan medyasının tamamının temsilcilerinin olduğu basının karşısına çıkarak  bütün soruları yanıtlamıştı. Trump yaklaşık 40 gün sonra hala basın toplantısını gerçekleştirmedi.

Medyayı bypass ederek halka doğrudan ulaşmak

Amerikan kamuoyu Trump’ın ne düşündüğünü, ne yaptığını ve gelişmelere tepkilerini Twitter üzerinden öğreniyor. Seçimden kısa süre sonra başkanlığının ilk günü alacağı kararların bazılarını bir video ile Amerikan kamuoyu ile paylaştı. Ve Trump, kitlesel mitinglerine başkan seçildikten sonra da devam etmek kararı aldı. Başkanın, halka doğrudan ulaşması ilk duyuşta kulağa daha halk dostu bir karar gibi geliyor. Ancak gerçekte halkın çıkarına aykırı. Çünkü bu durumda iletişim tek taraflı bir monoloğa dönüşüyor.

Robert Reich, ‘medya’ kelimesinin, haberlere konu olanlarla halk arasındaki aracı olmayı ifade ettiğine dikkat çekiyor. Sorumlu bir medya, politikacılara halk adına en zor soruları sorarak onları kamuoyu önünde gelişmelerden sorumlu tutma misyonunu yerine getirir. Trump’ın bu aracıyı ortadan kaldırmak istediği bir sır değil.

Reich şu yorumu yapıyor:

‘’Tarihsel olarak bu yedi teknik, modern tarih boyunca bütün demagoglarca basının özgürlüğünü ve bağımsızlığını bitirmek için kullanıldı. Trump, daha yemin bile etmeden benzeri niyetini sergiliyor.’’

***

Amerika Bülteni’ni Twitter’dan takip edebilirsiniz:

İLGİLİ:

‘’Derisi son derece ince bir kabadayı’’