2016 başkanlık seçimine Rusya’nın müdahalesi soruşturmasında yeni süreç
AMERİKA BÜLTENİ (30 Ekim 2017)
Follow @amerikabulteni
Rusya’nın 2016 ABD başkanlık seçimine Trump’ın kazanması için müdahalede bulunduğu ve Trump’ın kampanyasının da bu çerçevede Rusya ile yasadışı ilişkiye girdiği iddiasını soruşturmak üzere özel yetkili olarak görevlendirilen FBI eski Başkanı Robert Mueller, ilk somut suçlamaları yaparak iki kişi hakkında gelip FBI’a teslim olma kararı çıkardı. ABD ceza uygulamasında, işi ve adresi belli kişiler, haklarında bir suçlama oluşturulduğunda, savcı, zanlının avukatını arayarak gün ve saat belirterek kendilerinin gelip mahkemeye teslim olmalarını istiyor. Böylece iki taraf da adresinden tutuklamanın neden olacağı maliyetlerden korunmuş oluyor.
Pazartesi sabahı gelerek FBI’a teslim olmaları istenen iki kişiden biri Trump’ın 2016 seçim kampanyasının baş yöneticisi Paul Manafort ve diğerinin de Manafort’un eski ortağı Rick Gates olduğu kamuoyuna yansıdıktan kısa süre sonra Manafort yanında avukatı olduğu halde FBI’a gelerek teslim oldu. Manafort’un, ‘kara para aklama, vergi usülsüzlükleri ve yabancılar için lobicilik kuralları ihlalleri ile’ suçlandığı belirtiliyor. Suçlamalarda Manafort’un Ukrayna’da yaptığı işle ve özellikle de Rusya yanlısı devrik diktatör Viktor Yanukoviç ile ortak çalışmaları mercek altında. İddianamede Manafort’un, ABD dışında tuttuğu büyük servet ile ABD içinde vergi ödemeden lüks içinde yaşadığı kaydediliyor.
Donald Trump ise attığı bir tweet ile, Manafort’a yönlendirilen suçlamaların Manafort’un, Trump’ın kampanya yöneticisi olmadan önceki dönemine ait işlemler için olduğunu ifade ederek, suçlamaların kendisiyle ilgili gösterilmesini eleştirdi.
Bu arada ABC’nin haberine göre, Donald Trump’ın kampanyasının eski danışmanı George Papadopolous da, FBI’ın sorularına yalan yanıt verdiğini itiraf ederek suçunu kabul etti.
Mueller’ın hızı Washington’ın başını döndürüyor
Öte yandan, özel yetkili bağımsız soruşturmacı Mueller, bu göreve atanmasından sadece 5 ay sonra ilk suçlamaları yaparak bir rekor kırdı. ABD’de bugüne kadar bu tür özel yetkili bağımsız soruşturmacılarca yürütülen 9 soruşturmada ilk suçlamaların yapılma süresi bugüne kadar ortalama 17 aydı. Bu tür özel yetkili bağımsız soruşturmalar normalde yıllar süren bir sürece yayılıyor. Mueller soruşturmasının hızı bu açıdan son derece dikkat çekici.
Peki bundan sonra ne olacak?
Mueller’ın soruşturma dosyasının, ‘bir suç deliline ulaşılamadığı’ görüşüyle kapanması olasılığı sona erdi. Artık iddialar yerine hukuksal ve cezai sonuçlar doğuran iddianamelerin söz konusu olduğu bir sürece girildi.
Peki soruşturma sona erdi ve artık yasal işlem süreci mi başladı denilebilir mi?
Eski federal savcı Renato Mariotti’ye göre ‘hayır’. Mariotti, soruşturmanın hala sürdüğü kanaatinde. Öyleyse neden soruşturma sonucu beklenmeden, hem de iddialarla doğrudan ilgili gözükmeyen suçlamalarla düğmeye basıldı? Mariotti’ye göre, Mueller, iddianameyle, soruşturmada bazı yeni kapılar açabileceği hakkında bilgilere ulaştığı kişileri, kendileri için daha ağır kişisel sonuçlardan kurtulma karşılığında yanına çekiyor. Nitekim, Manafort’a, ‘kara para aklama’ ve ‘vergi usülsüzlükleri’ suçlamaları da bu iddiayı besleyebilecek suçlamalar.
Trump nasıl oldu da özel yetkili savcı soruşturmasına yol verdi?
Aslında bu Trump’ın tamamen isteğinin dışında ve onu da çok şaşırtacak şekilde aniden gerçekleşti. Adalet Bakanı Jeff Sessions, soruşturmada kendisinin de adının geçmesi nedeni ile, bu soruşturma dosyası ile ilgili tüm yetkilerinden feragat etti. Bu da soruşturma ile ilgili bütün yetkilerin dönemin bakan yardımcısı Rod Rosenstein’in masasına düşmesine neden oldu. Rosenstein ise herkesi şok eden bir karar alarak soruşturmayı bakanlık ve FBI dışına çıkardı ve özel yetkili bağımsız savcı olarak Robert Mueller’ı görevlendirdi.
2001 yılında George W Bush döneminde FBI başkanlığına atanan Robert Mueller, 2013 yılında James Comey’e devredinceye kadar 12 yıl bu görevde kalmıştı. James Comey ise, normalde görevinin bitmesine daha 6 yıl varken Mayıs ayında Trump tarafından görevden alınmıştı.
Mueller, göreve atandıktan sonra, Watergate’ten Enron’un iflası skandallarına kadar ABD’de politik doğası olan birçok önemli skandalda görevler almış etkili hukukçulardan oluşan bir çalışma ekibi kurmuştu. Mueller, hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların saygı duyduğu ve güvendiği bir isim olarak biliniyor.
Trump, Mueller’ı kovabilir mi?
Trump’ın özel yetkili savcının yetkilerini alma yetkisi yok. Bunu sadece Adalet Bakanı, ‘özel yetkili savcının yetkilerini kötüye kullandığı konusunda inandırıcı deliller ile birlikte’ yapabilir. Ancak Bakan Sessions da bu konudaki yetkilerinden feragat etmiş halde. Dolayısıyla bu konuda yetki de, Mueller’ı özel yetkili savcı olarak atayan bakan yardımcısı Rod Rosenstein’da. Rosenstain, FBI eski başkanı Comey’nin kovulması sürecindeki kilit isimlerden biri. Eğer Mueller, bu kovulmayı da soruşturmayla ilgili görüp bu konuyu da dosyaya dahil ederse Bakan Yardımcısı Rosenstein da kendisini en azından tanık pozisyonunda bulacağı için soruşturmayla ilgili yetkilerinden feragat edecek. Bu durumda da dosyanın yetkilisi bakanlığın üç numaralı ismi Rachel Brand olacak. Ancak Rachel Brand da hukuk konusundaki titizliğiyle bilinen bir Cumhuriyetçi. Yani Trump’ın işi bu açıdan zor.
Trump’ın Mayıs ayından beri Mueller’ı kovmak istediği bir sır değil. Ama her şeye rağmen böylesi bir hamlede bulunursa, bir anayasa krizini tetikleyecek. Bu da soruşturmayı toptan bitirmek yerine, bu kez ‘adaleti engelleme suçu’ da eklenmiş olarak çok daha güçlü şekilde bir Kongre soruşturması olarak karşısına çıkmasına neden olabilir. Üstelik Mueller da mahkemeye başvurarak görevini devam etme talebinde bulunacak. Eğer bu şekilde gelişirse, bu dava, ABD tarihinin en önemli davalarından biri olma potansiyeline sahip.
”Watergate mi, İran Contra skandalı mı?”
CNN’den Julian Zelizer, soruşturmanın bundan sonra gidebileceği iki yönü bu şekilde formüle ediyor. Watergate skandalında dönüm noktası özel yetkili savcı Leon Jaworski’nin, dönemin Adalet Bakanı John Mitchell, Beyaz Saray Genel Sekreteri H.R. Haldeman, başkanın danışmanı John Ehrlichman ve hukuk müşaviri Cahrles Colson hakkında iddianame hazırlayıp mahkemeye sunması ve mahkemenin de bu iddianameyi kabul etmesi oldu. Dönemin New York Times yazarı Anthony Ripley, ‘’Bir başkanın etrafındaki bu kadar önemli ismin tek bir iddianamenin konusu olması Amerikan tarihinde görülmüş bir şey değil’’ diyerek kamuoyunun o sabahki şaşkınlığına tercüman olacaktı. Bu somut suçlamalarla dolu iddianame, Kongre Cumhuriyetçilerinin Nixon’un aleyhine dönmesini hızlandırmıştı.
Ancak Mueller’ın iddianamesi, 1988 yılında özel yetkili savcı Lawrence Walsh’ın Başkan Reagan’ın ulusal güvenlik ekibinden yarbay Oliver North ile eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Poindexter, general Richard Secord ve İranlı işadamı Albert Hakim hakkında, İran’a yasadışı silah satarak elde edilen parayı Nikaragua’daki Amerikan yanlısı kontra gerillalarına gönderdikleri suçlaması içeren sağlam delillerle dolu iddianamesinin akıbetini de yaşayabilir. Hem Reagan hem de o günlerde partinin Reagan’dan sonraki başkan adayı olan, başkan yardımcısı George H Bush, bu iddianameden politik kariyerlerini kurtarmayı başarmışlardı. Bunda, özellikle de dönemin Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçi grubu yöneticisi Dick Cheney’nin konuyu aşırı kutuplaştırıp politikleştirmesinin etkisiyle Kongre’yi başarılı şekilde manipüle edilmesi önemli rol oynamıştı. Benzeri bir atmosferde ve her iki kanadı Cumhuriyetçi çoğunluğa sahip Kongre ile, Trump, etrafındaki bir kaç ismi feda ederek ayakta kalabilir de…
Mueller iddianamelerini açıkladıkça, Kongre’nin en azından önemli bir kısmının Nixon döneminde olduğu gibi ilkeler etrafında ortak tavır mı sergileyeceği, yoksa dev soruşturmanın bir Demokrat – Cumhuriyetçi inatlaşmasına dönüşerek sonuçta bir fare mi doğuracağı en azından bugün için henüz belli değil.
AMERİKA BÜLTENİ’ni Twitter’dan takip edebilirsiniz