Ardern’in istifasını bütün dünyada ilgi çeker hale getiren ana neden, hiçbir yasal ve zorlayıcı neden olmadan, bir liderin, hem de genç ve popüler bir liderin, ülkesinin en değerli ve kudretli koltuğundan, katkı yapamayacağına inandığı için kendi isteğiyle kalkabilmesiydi.
Bazı ülkeler, çok büyük depremlerin bile afete dönüşmesini önlemeyi başarabiliyorken, bazıları orta büyüklükte depremlerde bile çok büyük afet yaşamayı sürdürüyor. Neden?
20 yıldır Sri Lanka'yı Rajapaksa ailesi üyeleri, yolsuzlukları, hukuksuzlukları ve berbat kararları ile ülkenin ekonomik olarak iflasına neden oldular.
Özgürlüğün ikinci kanunu der ki, baskıcı düzenden kurtaran bir değişim, devlet gücünü, bireyin hakları ve özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı, ifade, basın ve protesto özgürlüklerine müdahale edemeyeceği şekilde frenliyorsa gerçek bir değişimdir. Aksi halde, sadece tiranlıkta nöbet değişimidir.
Fransız Aydınlanmasının iki önemli düşünürü Voltaire ve Rousseau, ömürlerinin son çeyrek yüzyıllarını gizli hayranlık-açık nefret-mutlak anlaşmazlık karışımı tuhaf bir yol arkadaşlığında geçirmişlerdi.
Aydınlanma Çağının zirve isimlerinden biri olacak Kant, sonradan ‘Aydınlanma’yı, Horatius’un Latince ‘sapere aude’ şeklindeki sözünü motto olarak benimseyen çağ olarak tanımlayacaktı. ‘Sapere aude’, lafzi olarak ‘bilme cüreti göster’ şeklinde çevrilebilir. Kant’ın kastettiği bilme/öğrenme cüreti ise, harici bir otoritenin (toplum, devlet, ebeveyn, sosyal çevremiz) dikte ettiğini bilme/öğrenme değil, insanın kendi aklını kullanarak bilme/öğrenmeye cesaret gösterebilmesidir. Bilmek/öğrenmek […]
Parlamento, hiç şüphesiz ‘'konuşma hakkıyla’' ilgili bir erk. Halkın konuşma hakkı. Kendi sesinin tanrının sesi olduğuna inanan kralların kulağında ‘anarşi’, ‘başkaldırı’, ‘konuşma terörü’ olarak yankılanan sesin.